18 Kasım 2013 Pazartesi

Kol Tutulması -_-

3 hafta öncemi ne bizim 3lf aradı. İşte gel konuşalım falan filan. Bende gitmek istiyordum. Malum bir kızgınlıkta vardı. Hem bunu dile getiririm hem konuşuruz diye ama oraya gitmemle bu kızgınlık 5 dakika bile sürmedi. Nasıl oldu o kızgınlığa diyecekseniz bir konuşmaya başladım. Ne desen haklısın demesiyle bendeki bomba fıss diye söndü. XD Sonra ilginç olaylardan bahsedelim falan derken garip konulara girdik. Sonra laptopu açıp o konuyla ilgili araştırma yapmaya başladık. Yatağa yayılmıştık. Ben rahat okuyabilmek için kolumu arkaya attım ve kafama destek yapmıştım. 3lf'de koluma yattı. İki saat öyle o hikayeyi araştırdık. Ne var ne yok ıncığını cıncığını bizimki kalktı. Ben kalkamıyorum. Hızla diğer elimle kolumu tuttum.
Akain: AAAAAHHHHHHHH KOLUMMMMM!
3lf: Noldu?
Akain. 3lf ben seninnnn.... Kolum tutulmuş.. Ahh ahhh T.T
(Orada şekilden şekile girmiştim bu arada XD)
3lf: Çok mu fena. 
(Bana bakar koluma uzanır.)
Akain: Filmlerde kızların erkeklerin kolunda yattıktan sonra erkeklerin niye uflayıp pufladıklarını çok iyi anladım şuan anlatamam.
3lf: Hahahaha...
Akain: Gülme yaw hakikaten çok pis oluyormuş. 
Bende gülmeye başlamıştım ama acıyla karışık. O ne biçim tutulmaydı öyle... İlk defa başıma geldi. Son olmasını umarım. ^^

7 Kasım 2013 Perşembe

YOLCULUK NEREYE ????

Eveet millet yolculuk nereye, Eskişehire tabii.... Nereden çıktı bu gitme diyecek olursanız bir şeyler vesile oldu diyebilirim. Aslında bir nevide iyi oldu. Ne zamandan beri gitmek istiyordum. Çünkü veda etmeden ayrılmıştım yada istediğim gibi ayrılmamıştım. İşte bu sefer tam da istediğim gibi ayrıldım. Aceleyle ve ne olduğunu bilmeden... Aynı filmlerde son dakikada otobüslere yetişmeye çalışırsın, koşturursun yaa... Feci heyecan verici bir duyguydu. :=) Ben hep önce otogara gelip beklediğimden hiç bu duyguyu  yaşamadım. Kafamda belli bir hedef yoktu. Anlayacağın tamamen boştaydım ... Ve böylesi bir gezme gerçekten de eğlenceli olmuştu. Herkesin sınav haftası olduğundan kimse yok gibiydi. En azından sokaklar öyleydi. =D Okul maşallahı var ben hiç bu kadar kalabalık görmemiştim. Orada genel mekanım olan ve yemeklerine bayıldığım yerlere gittim. Yani her şeyi yaptım. O kadar gezemesem de kendimi hiç gitmemiş gibi hissettim. Sadece 1 gün kalmama karşın da sanki aylardır oradaymış gibi de hissettim. Çok ilginçti gerçekten, ama insanın böyle bir şey yapması lazımmış bunu anladım. Akşam orada dolaşmayı seviyordum. Gene öyle yaptım ve bu beni gerçekten rahatlattı.Özlediğim ve iyi ki gelmeyi düşünmemişim dediğim durumlarda oldu. Aynı monoton hayata dönmek istemiyordum. Aslında kalabalık ortamın iyi olduğunu o zaman anladım. Kalabalık olmayınca zaman hiiiç geçmiyor. Yada bir şey paylaşacak kişi olmadığında, benimde Eskişehir de en çok yakındığım olayda buydu. Yanımda birini bulamamak, kimsenin olmaması... Dışarı çıkarken tek tük kişinin olması Allahtan bana uyan biri vardı da dışarı çıkma işlemini de gerçekleştire bildim. =) İstanbul da nerdeeee direk 18.00 oldu mu aranıyorsun gayet doğal! (^-^)
 Okula gittim. Hiç bir değişiklik yoktu. Sadece değişen bendim. Eskiden "ah ah buraya gelcem." diye yırtınırken geldiğim halde "aaa bu muydu yaa..." diye burun kıvırdım resmen =D Bizim okul öyle yabana atılacak bir şey değildi. Sadece bölüm kötüydü biraz o kadar... =X Tüm gün kayıt değiştirme ve yenilemeyle uğraştıktan sonra sıra geldi en civcivli bölüme... Otobüs olayı... O kadar hızlı giyinip çıktım ki yurttan ne zaman çantayı topladım çıktım hatırlamıyorum. (Zaten sırt çantasıyla seyahat etmek en güzeli oldu onu anladım.)Tramvay geldi ve ben atladım. O kadar yavaş gidiyor ki inip koşucam artık yerimde hiperaktifler gibi duramıyorum. XD En sonunda vardık ama ben koşuyorum. Çünkü kalkmasına 1 dakika var ve ben bileti bile daha almadım. Onda da sorun çıkmıştı. Kimse yoktu otobüste zaten 6 kişiyle yolculuk ettim bir oturdum. Hayda kart yok. İndim kartı unuttum diye onlar da demez mi biz muavinle yolladık. Hayda bir daha geri dön. Sonunda kartı aldım. Ve ucu ucuna yetiştiğim bir otobüs oldu. İlk başta yerime kuruldum. Fıstık gibi cam kenarı yasladım kolumu ve o yorgunluğu çıkarmak için gözlerimi yumdum. Yol boyunca uyukladım hayaller ve rüyalar beni kovaladı. En son daldığımda rüyalar alemine küçük bir giriş bileti çoktan kazanmıştım bile ^-^ (En azından oranın biletinde zorlanmadım XD)

25 Ekim 2013 Cuma

Free

Rahatlamışlık olan bu duyguya ne denir bilmem, ama çok önceden beri hissetmek istediğim bir duyguydu. Sanırsam bunun için bazı şeyleri bırakmam ve bazı sonuçları kabul etmem gerekiyordu. Ama bir türlü kabul edemediğimden bir türlü de hissedemiyordum. Hep boğuluyormuş duygusuyla yaşamaktan artık gına gelmişti. Bir şeylerin değişmesi için bu şartsa eğer yeni gelen gelecekte o denli rahat ve böyle huzur dolu olur umarım. Çünkü kollarımı açıp gevşemek ve sıcak bir gülümsemeyle onu karşılamak istiyorum. :=)


2 Eylül 2013 Pazartesi

GOETHE

Eskiden derdim ki; 
İnsanın başına gelebilecek en kötü şey, 
bir gün yapayalnız kalmasıdır.
Öğrendim ki; 
Hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey, 
yapayalnız hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır. 
GOETHE 


Bu sözün beni bu kadar etkilemesine şaşmamak lazım. Şu sıralar allak bullak olmuş bir kafa ve gelecekte ne yapacağını bilmeyen bir insana dönüşmüş durumdayım. Malum laf atmak kolay, yön vermekte önüne gelen bir akıl veriyor ama bak böyle yaparsan sonunda böyle olur demiyor. Biri öyle biri böyle diyor. Yahu demesi kolayda hayat bu kadar kolay değil. Ne yapacağımı şaşırdım. Ama bir yandan da bir işaret olmasını istiyorum. Hayatımda 2 defa kararsız kaldım. Bir üniyi seçerken iki şuanda bulunduğum durumda... Ve düşmanımın bile bu duyguyu yaşamasını istemem hakikaten dandik bir duygu yaw... =(

Ne ailene ne de arkadaşlarına bir şey danışa biliyorsun. İnsanın kendi kararını vermesi bu kadar zor olmasa keşke... Koskoca dünyada yaşam ve ölümü sen seçiyormuşun gibi....


24 Mayıs 2013 Cuma

Elde Yıkama Operasyonu

Şu an harap ve bitap düşmüş durumdayım. Sabahın köründe bu ne yorgunluk dersen. Rüyamda mı gördüm naptım bilmiyorum sabah kalkar kalkmaz kahvaltı bile etmeden doğru banyoya koştum. Dışarıda giyeceğim kıyafetlerin çoğu yıkanacaktı. Eeee fazlada kalmayınca elde yıkama operasyonu başlamış oldu. Şimdi sorcan neden makine dururken sen elde yıkıyorsun. Salak değilim tabi ki makine varken elde yıkamayı bende düşünmem. Hele şuan çektiğim sırt ağrısını da hesap edersek... Ama makine olduğu halde elde yıkamalıydım. Sağolsun yurdun makinesi çamaşırları parçaladığından pijama vs giysileri atıyorum ama dışarıda giyeceklerimi atsam yırtık modasını baştan yaratırım herhalde... XD Öyle bir makine var ki "Lütfen beni kurtarın daha fazla çalışmaya mecalim yok." diyor. 
Yalvarıyor bildiğin makine...
Ama hala çalışıyor diye kullanılmaya devam ediyor. Bende bildiğin elde yıkamaya devam ediyorum. Daha dur burda bir süpürge makinesi var onu görmen gerek. Benim elektrik akımım bile ondan daha etkili çekiyor tozu... XD Sadece ses çıkartıyor. Diyorsun "Aaa süpürge açmışlar." falan bu yurda yeni makineler şart şart... -_-

21 Mayıs 2013 Salı

Ayyyyh AYYYHHHH

Bu çocuk bir gün beni öldürürse hiç şaşırmıcam. Evet çocuk işte çocuk diye seslencem. Valla hasta oldum. Sonunda beni tımarhanelik etme moduna sokmayı başaran insana buradan saygılarla... -_-

Kim olduğunu az çoook tahmin etmişinizdir artık. Tabikii Nehhas! Başka kim olabilirdi. Her ne kadar deli etse de uzun bir şekilde konuşmayı özlemişim keretayla... XD İlk defa bu kadar uzun konuştum kendisiyle kaç saatti? 4 mü yoksa 3.30 mu?! Her neyse her zaman olduğu gibi bu konuşmamızda da zıttık. ( Acaba ben bu çocukla hiç bir konuda anlaşamadan mı ölücem yoksa! o.o ) Evet her zamanki ağır abi modun da takılmaya devam ediyordu. Bazen onun ne müzik ne de başka eğlenceli bir şey yaptığını düşünüyorum. Çünkü ne zaman konu eğlenceli bir şey yapmaya gelse anında 180 derece bir dönüş yaşıyor "Ne o öyle çocuk gibi..." diyerek lafına başlıyor ki beni de yavaştan yavaştan fişeklediğini düşünmüyor hiç! Çünkü bana göre hayatta çocuk olmak çok güzel bir şey... Amenna büyük olarak adam akıllı düşüncen ölçücen tartıcan ona bişi demiyorum. Ama en küçük mutluluktan da insan faydalanmaz mı?
(Bu çocukla konuşunca içses hep bana bişiler soruyor bu seferde sordu.)
Mutluluğun hiç bişi kazandırmadığını söylemişti. Bende atarlandım doğal olarak... İlla bişi kazandırması mı lazım sonuçta mutlu oluyorsun belkide güzel bir hatıran oluyor. Unutmayacağın bir anın oluyor dedim. O ise o zaman bunu devamlı devamlı isticez. Bağımlılık yapıcak bir nevi dedi. Ben bunu hiç düşünmedim. Ama eğer bir bağımlı olsaydım. Mutluluk bağımlısı olmak isterdim. Çünkü üzgün olmak bana yakışmıyor. Yada yıkılmış olmak. Ben bir şekilde ümit etmek ve sonuna kadar gitmek istiyorum. Nehhasta da bunu yapıcam. İlerde onun mutlu olmak için bişiler yapmasını istiyorum. Mutluluğu sadece kazanç olarak değilde, yada bir nevi ihtiyaç değilde sadece mutlu olmak için yapmasını istiyorum. Çünkü bence dünyada en güzel şey mutlu olmak ve başka insanları da mutlu etmek değilmidir sizcede...

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Naruto Şarkısı *-*

Bugün Naruto filmlerine şöyle bir bakim dedim... Orada 3. Moviesindeki müzik çok hoşuma gitti. Bende orada bulunacağına burada bulunsun istedim.Sözlerinin gerçekten iyi olduğunu düşünüyorum. Sizce ^-^


Hava bulutlanıyor, canım da bir çörek çekmiş ama.
Ortasında niye delik var ki? Yakışıyor da gerçi ama.
Nedenini kimse söylemiyor.
Ama nedeni konusunda az çok bir fikrim var.
Birisi ağladığında... 
sarılın ona yeter.
Birisi güldüğünde...
elinizi omzuna koyun yeter.
Hava çok güzel, değil mi? Hadi gezmeye gidelim o zaman.
Elimizden geldiğince çok yer gezelim.
Şurada bir pastane var
Hadi oturup çay içelim orada.
Akşam güneş batıp nereye gitti?
Şu kızın kalbinin diğer tarafına mı?
Eğer birisi yere düşerse...
yerden kaldırın onu yeter.
Eğer birisi kendisi ayağa kalkarsa...
destek olun ona yeter.
Gördün değil mi, gitmen gereken yeri?
Aslında neresi olduğunu başından beri biliyordun.
Yolunu kaybetmiş olman normal.
(Nakarat)
Herkes birine ihtiyaç duyar!

19 Mayıs 2013 Pazar

Korku korku NEREYE KADAR!

Ben bizim kızları anlamadım gitti varya. Bir insan uçan kuştan bile korkar mı! Hök desen korkuyorlar bök desen korkuyorlar. 
Olaya gelim geçen gün Sibirya kurdunun yavrusunu gördüm. Bir tatlılar bir tatlılar sevmeye doyamazsın o derece. Çimenlere basmaya korkuyorlar. *-* Koklaya koklaya basıyorlar anneleri de başlarında daha 2 haftalık ancadırlar tahminimce... Bende başta sevemedim. Bizim kızlar korkuyorlar malum. Zaten bir köpek korkuları var bir köpek havladı mı kedi gibi başlarını kaldırıp sağa sola bakıyorlar. Görende hayvan bunlara saldırıp parçalayacak sanır. Anca biz uzaktan seviyoruz biz uzaktan seviyoruz. Annem 2 mod da uzaktan sevme nasıl bişi yaa. Ben anlamıyorum. Dokunmanın ayrı bir özelliği var bu hissi nasıl dokunmadan yaşıyorlar hayret ediyorum. Her neyse başka bir arkadaşımla daha çıktım. Baktım gene aynı yerdeler Allahtan kızlardan biri benim gibi hayvanlardan korkmuyor. Aldım elime sevdim sevdim. Ama dikkat ettiğim bir nokta oldu. Annelerinin tüyleri sertken bebişlerin tüyleri yumoş gibiydi. ^-^ Birde bir şekerler tatlı tatlı bakıp o tamamlanmamış sesiyle havlamaya çalışması yok mu! Feci =D 
Sevdikten sonra annemin yapma dediği 3 şeyi de yapmış oldum. 
1. Sokakta olan hayvanı sevme! (Ama sahibi vardı yani bişi olmaz.)
2. Hayvanı sevdikten sonra elini yıkamadan bişi yeme! (O an unuttum gitti açıkcası XD )
3. Öksürüyorken dondurma yeme! (Ben dondurma yemeden duramam ki! XD )
Sorry mum =)

14 Mayıs 2013 Salı

Sonunda!

Bugün hayretler içinde kaldığım bir olay yaşadım. Hatta ilk başta "Yok böyle bişi olamaz!!!" falan bile dedim. Buna ne sebep oldu dersen ilk defa yurtta yemek yemekten zevk aldım. o.o Yemek ne bozuk, ne tatsız, ne de aşırı tuzluydu. Bildiğin adam O 3 çeşit yemeği çok güzel yapmıştı. Heee gel gelelim olaya neden şaşırdın dersen... 7 aydır şu yurtta kalıyorum. İnan 1 gün bile güzel yemek çıkmadı. İnsan her gün mü kötü yemek yapar. :@ Adam her gün istifini bozmadan kötü yemek yapmaya devam etti. Bizde istifimizi bozmadan ağzımızı yamultup yemeğe hatta dışarıdan almaya devam ettik. Sonunda bugün ilk defa hem yemek yedik hem de herkes yediğinden zevk aldı. Biz dedik herhalde aşçının kafasına saksı falan düştü. Yoksa bunu aynı adam yapmış olamaz. Sonuçta bir adam kararlı bir şekilde 7 ay boyunca kötü yemek yapıp da bir günde değişirse bir tuhaflık vardır herhalde... Ya da acıdı mı ne yaptı. Yaptığı yemeklerin biri veya ikisi bozuk çıkıyordu. Onu döküyorduk. Diğerleriyle yetinmeye çalışıyorduk. Adam her halde insafa gelip bari güzel bişi yapim dedi herhâl... İnşallah böyle yapmaya devam eder umarım. Etli mamüller ve mantı dışında her şeyi yapabilir uçuk olmayan yemekler dışında... Madem yapamıyor niye ısrarla yapmaya devam ediyor hiç anlamam.!? '-'

17 Nisan 2013 Çarşamba

Sonunda bende yaşadım!

Hep derdim millet nasıl ayağını kırmızı 4'e sıkıştırıyor diye...
Anlatıyorlardı "Şöyle oldu, böyle oldu." Benim başıma geleceği aklımın ucuna bile gelmezdi. Birde ufak tefek zayıf biriyimdir. =) Neyse ben olaya geleyim. Her zamanki gibi İngilizce'den çıkıp yegane yarım evim olan yurda dönerkene kırmızı 4 uzaklarda gözüktü. XD Bende "Ohh bee sonunda durakta yarım saat beklemicem!" diye seviniyordum. Nereden bileyim kazaya kurban gideceğimi...
Otobüs geldi.(Ağır vasıta olarak istifleme öğrencileri sokmuşlar bir kişilik oda çeyrek olan ben girebilecek gibi gözüküyordu.) Kapıdan daha adımımı attım ki! Önümdeki yarmaça gibi adamı görünce "Ben galiba binemicem." diye düşünmeye başlamıştım. İçeriden şoför denen yaratık konuştu. "BİNİN BİNİN!" Görende keyfimden kapıda bekliyom zanneder. İlerleseler binicez yani kapıyla bir bağlantım yok aşk meşk yaşıcakta değilim yani... XD Önümdeki yarmaçaya seslendim "İlerler misin biraz daha..." dedim. Oda sanki 5 saat İngilizce dersinde arkadaşlarıyla konuştuğu yetmiyormuş gibi otobüste de konuşuyordu. Bildiğin herif görmemezlikten geldi. Sanki o kadar saat konuştukları yetmiyormuş gibi!!! ( Valla erkekler bizden fazla konuşuyor. Birde bayanlardan daha az konuştuklarını söylerler. YALAN HAKKATEN YALAN inanmayın sakına!) -_- Şoför devam etti. "KAPATIYORUM KAPATIYORUM!" Ben o şokla şöyle bir kaldım. Eee görüyon beni korku filmi gibi ne "kapatıyorummmm!" diyorsun manyak mıdır nedir tövbe tövbe bildiğin herif üzerime kapattı. Tabi bende araya doğru kaydım ve ayağım o kapının dönen yerine sıkıştı. Ben hiç bişi diyemedim bir iki dakika, öndeki yarmaça "Abi dur kızın bacağı sıkıştı." dedi. (Hele şükür sonunda beni gördü. XD HAYRET!) Sonra kapı açıldı ama ben bu sefer geriye doğru düşecek moda geldim ki çocuk tuttu. Sonra içeri soktu. İlerleme mi söyledi. Ulan madem önün boştu neden sen ilerlemiyon kapıyla ne bağlantın var görende ilk durakta inecek sanar. Son durağa kadar gider ama kapıda bekleyen tipler olur ya onlardandı işte! Ağzının orta yerine iki tane çak dedirttiriyor bunlar bana. Otobüsün ortası halay yeri gibi kapıyı görsen bedava ekmek dağıtıyorlar da millet üst üste çıkmış dersin. Anlamıyorum hee sonra tabi bileğimin içine edilmiş şekilde yurda döndüm. Bişiler falan sürdüm. (Kocakarı ilaçları mod ama iyi geldi. XD) O çocuğu görürsem bir daha bu kapıda niye duruyon diye sorucam ne var burada bana da söyle diye...

19 Mart 2013 Salı

If my life is mine +_+


Zihnimi ve kalbimi boşaltmam lazım. Durdurulamaz bir tren gibi ilerlemekten yada tökezleyip düşmekten korkmamam lazım. Eğer ben buysam sence de olduğum gibi olmamalı mıyım? Kalbim delicesine çarpıyorsa ve durmak istemiyorsa onu serbest bırakmak daha iyi olmaz mı? Yoksa beceriksizce kapıları kilitleyip arkama bile bakmamalı mıyım? Karma karışıksam çözecek kimse olmaz mı beni!!!


Kendi kendime yalan söylemeyi bırakmalıyım. 
Ya da kendimi kandırmayı...
Ya da kendi kendime bahaneler uydurarak durdurmayı!!!

Yaşayacaksam hayatımı bazen olduğu gibi yaşamalıyım. Ne olacağını bilmeden ve sürprizlerle dolu olmalı, belkide küçük sakarlıklarla dolu... Sözcükler bu kadar zor olmamalı bana... Hepsi söylenecek kadar kolay olmalı belkide... Ne düşündüğümü söylesem karşımdaki kişinin ani tepkileriyle korkmamalıyım... İçimde patlayacağına sözcükler dışımdan patlasa ne kadar kötü olabilir ki!!! Her defasında kendimi susturmaktan daha iyi olmaz mı?! Düşünceler gerçekten kelebekler kadar hassas! O kadar kırılgan ve bir o kadar da güzel! Ahh birde bir dışarı çıkabilse ^-^

14 Mart 2013 Perşembe

Biliyor musun???


Know all of the things that make you who you are

Seni sen yapan her şeyi bil!

Bunu daha demin dinlediğim müziğin bir kısmından yazdım. Şuan ki düşünceme acayip uyuyor doğrusu =) Beni ben yapan her şeyi bilmiyorum. Açıkçası beni ben yapacak şeyleri arıyorum da denebilir. Bazen buldum diyorum. Sonra durup düşünüyorum. Bu gerçekten benim mi diye... Çünkü bana muhteşem gözüküyor. Bazen düşürüp kıracağımdan bazen de kaybedeceğimden korkuyorum. Daha öncede onu kaybetmiştim. Şimdi ise bulduğuma sevinsem mi! yoksa yine gidecek diye üzülsem mi! anlamadım doğrusu...

Fazla mı korumacıyım yoksa fazla mı hayalperest yada fazlasıyla aşık mı??? Artık ne olduğumu bende bilmiyorum. Sen girdiğinden beri biraz farklı, biraz mutlu, birazda şaşkın yaşıyorum hayatımı... Biliyor musun? Galiba seni kendime yakın hissediyorum. İlk defa platonik olmasını istemediğim kişisin. Seni seviyorum sanırım. 


Kalbimdeki şeyleri söyleyecek bir mektup atsam sana
Acaba duyar mıydın beni!!!
Yoksa git gide uzaklaşır mıydın benden!!!

13 Mart 2013 Çarşamba

PS

Kendime not şu sıralar mı desem yoksa bir süredir mi kendimden bahsetmeyi bırakmalıyım sanki bazen olduğun gibi insan olmak iyi olmaya biliyor. -_-
Nereden çıktı bu! diyeceksen de şu sıralar çoğu insanı anlamamaktan kaynaklanıyor. Tamam kabul ediyorum. Öyle fazla vakit geçirdiğim olmayabilir. Ama bir insanında bu kadar hızlı unutması normal mi? Merak etme okuldan bahsediyorum. Okuldan...