28 Şubat 2011 Pazartesi

Moralim Çok Bozuk



Biliyor musun hayattan nefret ettiğin nokta olur ya bugün o anı yaşadım.
O kadar nefret ettim o kadar nefret ettim ki hatta ağladım.
Ben bazen soruyorum kendime neden gereksiz insanlar için ağlıyorum.
Neden beni üzmelerine izin veriyorum diye...
Niye bu kadar yüz veriyorum diye...


Bazı şeyler boşver gitsin demeyle olsaydı keşke!
Bazen bazen çok üzüldüğüm olayları unutmak istiyorum.
Asla hatırlamamak üzere ama bazen de hatırlamak istiyorum.
Çünkü onlar benim için kıymetli!
Kişilerin gerçek yüzlerini görüyorsun o zaman...


Ne yapman gerektiğini bilerek hareket ediyorsun. 
Ama o ana kadar çok üzülüyorsun çok ağlıyorsun.
Boğazına bir şey düğümleniyor sessiz ağlamaktan ve hıçkırmaya başlıyorsun.
Gözlerinden yaşlar sicim gibi akıyor.
Ve sen kendini durduramıyorsun. Aralıklarla hıçkırarak sessiz ağlamaya devam ediyorsun...


Hiç kimsenin bir şey sormasını istemiyorsun.
Çünkü cevap vermek istemiyorsun. 
Hiç kimsenin seni anlayacağını düşünmüyorsun.
Ve bu yüzden konuşmak istemiyorsun.
Ama nafile dış dünya sana daha çok vuruyor daha çok yıpratıyor.


Belki ben bu yüzden dış dünyaya gitmeyi hiç istemiyorum. 
Hep kendi dünyamda kalmak istiyorum. 
Oraya çıkmaya çalıştığımda ise hep ağlıyorum. 
Neden ağlıyorum merak ediyorum. 
Ben güçsüz biri değilim. 


Ama cevap verememek kadar kötü bir şey yok. 
Yüreğine öyle bir ağırlık geliyor ki, öyle bir ağırlık ki nefes alamıyorsun.
Boğuluyorsun!
Ve seni kurtaran kimse olmuyor. En kötü yanı da bu...


Nefret ediyorum. 
Kötü olan şeye ağlamayıp basit bir şeye ağladığıma...
Nefret ediyorum.
Çok uğraşıp karşındaki tarafından aşağılanmaya...
Nefret ediyorum.
Emir verilmesinden...
Nefret ediyorum.
Hayattan, bezdirilmekten...
Ve bunlara sebep olan tek bir şey var. 
Yakınların!
Arkadaşların!

26 Şubat 2011 Cumartesi

Doğum Günü Çocuğu *-*

Ne doğum günü ama... Bunu yazmamın sebebini anlayacaksın. Şimdi baştan sana Doğum Günü merasimi mi anlatacağım. Bu sene cidden bayabi ilginç Doğum Günü kutladım.
1. İlk olarak haftanın başı Pazartesi bir arkadaşın doğum günüydü. Onu kutladım. O da "Senin de doğum günün kutlu olsun." dedi. Bende "Bayabi erken kutladın yaw. :=)" dedim. Çünkü daha 5 gün vardı doğum günüme doğal olarak ilk kutlayan o arkadaş oldu. ^^
2. Olarak Vanth kutladı. Çarşamba gecesi 00:00 olduğun da işte "Doğum günün kutlu olsun Aka!" yazdı. Bende "Doğum günüm yarın ama saol kutladığın için..." dedim. "Hadi yaa ben 25'i sanıyordum." dedi. "Sorun değil! Hatırlaman yeter." dedim. XD Sonuçta önceden kutlandı bir keren artık bunu bozmanın bir manası olmaz dimi? O yüzden hiç bozmadım. Teşekkürler dedim. Konuşmaya başladık. ( O büyük kavgadan sonra ilk defa Vanth ile bu kadar uzun konuşuyorum. Bu benim dikkatimi çekmedi değil! ) Sonra geç saatlere doğru konuşma bitti de yatabildim. 
3. Olarak 25'in de öğle saatlerin de Dido aradı. İşte "İlk kutlayan benim dimi!?" diye soru yöneltti. Bende "Evt evt." dedim. İlk okul arkimi kırmanın bir manası yok. "Yarın sizin yanınıza uğrayabilir miyim?" dedi. "Bende Mevlüt var. Ama uğra yardımcı olursun." dedim. Oda "Tamam. Ama fazla kalamam." dedi. ( Genel bişi nedense herkes birisiyle buluşurken bu cümleyi söyler. Ben de neden söylediğimi bilmiyorum açıkcası XD )
Sonuç olarak saat 00:00 suların da Elif aradı. ( Beni çok güldüren ikinci yegane ilk okul arkim ^^ ) İşte cnm ilk kutlayan benim mi dedi. Evt sensin dedim. ( Sesli olarak ilk kutlayan oydu. Tabi ondan önce Yeliz mesaj çekerek gerçek doğum günümün ilk kutlayan kişisi olarak rekoru kırdı. XD Bu olay yarışmaya mı dönüştü ne!? XD XD Bu arada gerçek ya da yalan doğum günü mü var yaa neyse fazla kurcala miyim XD XD ) Sonuç olarak beni aradı. Konuştuk şöyle bir aramızda ki konuşma...
-İyi ki doğdun Akaa... İyi ki doğdun Akaa...
Ayy canım çok teşekkür ederim çok mutlu oldum.
-İlk kutlayan ben miydim. 
Evt sendim canım çok teşekkür ederim
-Nasılsın doğum günü çocuğu?
Ayy çok mutluyum valla gene çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin.
-Bende teşekkür ederim canım.
Sen niye teşekkür ediyon!?
-Ben niye teşekkür ediyom harbi yaa...
Hahahah... Allam sen de çok mutlu oldun galiba ondan teşekkür ediyon.
(Hatlar karıştı çaktırma! Eeee 12'den sonra ararsan böyle olur. XD )
-Karıştı.... Bla bla bla 

Biz bir konuşmaya başlayınca hayatımızı da anlatırız. Sadece doğum günü kutlayıp bırakmayız öyle kuru kuru... XD İşte öyle uzun bir konuşma geçti. Sonuç olarak yarın mevlüt var ve ben erken yatmam gerekiyordu. Ama abim sayesin de 4'te yatmak zorunda kaldım. Bazen abime deli oluyorum. Arkadaşını davet eder. Sözde arkadaşı kendi fikri düşüncesi ne bilmiyorum ama beni gıcık ediyor bazen. Sonuç olarak 4'te yattım veeee sabah 7.30'da kalkmaya zorlandım. Annem ve abim baskı edip kaldırdı. Sonra puding börek çörek cart curt banyo tuvalet temizle. Kendimi temizlikçiye gelen kadınlar gibi hissettim yaa. Şuan zaten her yerim ağrıyor. Otururken bile "Ay ay ay anaaaam. Off ne yorulmuşum yaa..." diyorum yaşlı kişiler gibi... Sen düşün halimi... Sonuç olarak geldiler. Çok az kişi. 16 kişi idi işte... Neyse tabak, çanak, kaşık, bardak onları hazırla servis ederken Dido geldi. O sırada yetişemiyorum yanın da duramıyorum. Ondan sonra kuzim geldi. Elinde pasta ile ben "Naptın kızım yaa..." dedim. Hani zaten kalabalık bide pasta ile daldılar. Ben PC'de oyun oynuyosun sandım dedi. Millet artık PC'nin başından ayrılmadığımı düşündüğünden mevlüt şeyini bile oyun sanmış. Durum bu vaziyet bu... (Nasıl oyun sandı hala şüpheli bir durum onuda çözemedim. XD ) Sonuç olarak onlarda oturdu. Gel gelelim didemi uğurladım. Abime ve babama haber verildi. Pasta almayın diye... Gelelim en civcivli bölüme...
Kendi pastamı kendim hazırlayan ilk insanım herhalde... XD
Dilek tuttum. İnşallah kabul olur. 10 saniyede 4 5 dilek sığdırdım. Ben çok fazla dilek tutuyorum. Umarım gerçekleşir. Ayriyeten Hayırlısı ne ise o olsun. Her konuda... ^^
Sonuç olarak hele şükür pastamı yeyip seni yazma fırsatı bulabildim. Böyle karman çorman bir doğum günüydü. Kutlandı mı Hatırlandı mı Mevlüt doğum günü birbirine girince... Gelen giden hem "Allah kabul etsin." diyor. Hem de "Doğum günün kutlu olsun." diyor. XD XD XD
Önemli bir şey daha sözde bana soruyorlar "Neye ihtiyacın var?" diye Onu alalım hediye olarak bende ki ilk cümle... "İşlemcinin fanı bozuk gitsin işlemcinin fanını alsın hediye olarak o lazım bana..." XD Tabi bunu almadılar. Ama ihtiyacım olan oydu. Eee ne bekliyorsunuz. Bilgisayar programı okuyan bir insanın başka neye ihtiyacı olur değil mi? XD

25 Şubat 2011 Cuma

Mektup Davası

Geçen gün Miyu ile konuşuyorum. Benim mektup yolladığım bir sürü arkadaşım var sana daha önce de söylemiştim. İşte onlardan biri... Birbirimize mektup atardık hep sıra onda idi. Bende ondan uzun bir müddet mektup bekliyordum. Miyu yazdığını fakat postalayamadığını söyledi. (Benim katıldığım nokta!)


Yazmak zor değil. 
Ama postalamak çok zor. 
Çünkü postaneye gitmen!
Bir o kadar sıra beklemen!
Ve vermen gerekecek! 

Bizde o zamanı ayırmakta zorlanıyoruz. Aslında önemli bir şey ama hep bir aksilik çıkar gidemezsin ya... Hep öyle oluyor. Neyse işte konuşuyoruz. Çok komik bir şey söyledi. İster istemez krize girdim. Aşağıda konuşmaya bakın çakarsınız direk!


İşte yeni yolladığım eski yolladığım içinde hepsi mektupların! Ama ayın 25'in den önce açma sakın!
-O niye şimdi! İç Ses: (Alla alla erken geleceğine şükrederim . Niye açmiyim yahu!?)
İşte açma sen! 25'in de aç bu arada 2 tane şey yolladım onlara bakma!
-Nasıl yani? Şey ne? İç Ses: (Hay yarabbim yaa :S)
İşte sana vermek istediğim 2 şey yolladım. Onlara da bakma!
-O nasıl olacak mektubu aldım mı bakmam gerekir.
Ama anlamazsın bakma ilk önce mektubu oku sonra bak!
-İstersen gözlerimi kapatıp mektubu öyle okumayı deniyim. Ne dersin!? Yeni Moda XD XD
Yaa bakma işte ilk önce mektubu oku sonra onlara bak!
-Hay yarabbim... Tamam. Tamam. XD


Eğer erken gelirse bu sözü tutamayacağım bir gerçek! Çünkü mektup okumaya da yazmaya da bayılıyorum. Birde onu alıpta biraz daha beklersem her halde çatlarım meraktan... Zaten şuan o vaziyetteyim. Çok çok çok çok merak ediyorum. "Acaba ne var ne yazdı." diye...

19 Şubat 2011 Cumartesi

Anime Manga Kulübü

Eveet bu günün konusu biz kulüp açmıştık ya hani... Dişimizi tırnağımıza takıp açtık şimdi ise üye toplamak için standa durucaz. Hani kimliğimizi belirtecek bir şey yok. Sordum ozalitçi ye baskılar kaça diye.. Kadın bana hep 20 yukarı fiyatları dizdi. Eeee biz üyelerden para toplamıcaz. Zaten şu sıralar züğürt takılıyorum. Madem öyle bende evde bir şeyler bulim diye... Direk evi kurcalamaya başladım. "Anne bizde örtüler vardı nerede onlar?" dedim. İlk olarak "Napıcan?" dedi. Biliyor! Ben küçüklükten beri her yeri boyamışımdır. Genelde çekyatlar da bile boya vardır. Şekil A da gördüğünüz gibi annem her yere örtü serer benim yüzümden .. XD Neyse gel gelelim. "Anne işte kulüp için."dedim. Oda "Şurada olacaktı." diye tarif etti. Neyse aldım ilk olarak ütüledim. O kadar yorgan ve battaniyenin altın da doğal olarak şaftı kaymıştı. Ütüledikten sonra bir güzel mezura ile ölçtüm. En önemli nokta ölçüsüz hiç bir şey yapılmaz. Ne çizim, ne dikim, ne yemek, ne su, ne ev hiçbir şey, her şeyin ölçüsü vardır. Doğal olarak bende kenarlardan 45 cm bırakarak. Başladım. yazıları da bir karış büyüklüğün de ayarladım. Kalemle ilk önce karalayıp sonra altına karton koydum ve boyamaya başladım. En zor nokta boyama, şekilden şekile girdim orada... XD XD (Kafiye uydu hee ^^)


Sonuç olarak hepsini yazmak akşama kadar anca sürdü. Zaten arada kırmızı boya bitti. Gittim almaya adama "Simli bu." diyorum. Adam "Yok değil!" diyor. "Simli baksana parlıyo..." dedim. "Yok!" diyor. Geldim eve bir sürdüm simliymiş. Hadi benim gözüm yanılıyo ulan insan aldığı malı bilmez mi? Bile bile satıyorlar deli oluyorum. Şöyle satıcılara yaa... Yoksa yok de... Geçen gittim "Yok!" dediği şey vardı ve aldım. Adamın var kafasın da var olan şeyi yok diyor. Yok olan şeye var diye. Hay Ya Rabbim. Neyse sonuç olarak zorla da olsa bitirebildim. Öff be feci yorulmuşum. Tek ütülemesi kaldı. Ondan sonra katlayıp kaldırıcam. Bu pazartesi bir aksilik çıkmazsa mesaiye başlayacağız. Gazamız mübarek olsun. Bol bol üyemiz. Olsun ^^

16 Şubat 2011 Çarşamba

Şu an ne içiyorum!

Bugün arkadaşlara msn'de şuan ne içiyorum diye sordum. XD
Başladılar bunlar...
-Ihlamur soda şarap cola 
Hayır bunlar değil!
-su sıcak çikolata nescafe çay  
Cık cık degil! Çok basit bir şey!
-kahve meyve suyu üzüm suyu sirke işkembe çorbası salata suyu 
Höh bu ne yaa XD
-Rengini söyle o zaman
Rengini söylersem bulursun XD
-limonata fanta red bull power bilmem ne vardı 
Onlarda degil!
-kuşburnu
ıhhh
-Süt
Bingo bildin!
-Ayy Allam bunun için mi uğraştırdın -_-
hahaha XD

15 Şubat 2011 Salı

PC'dan Nefret Ediyorum!

O kadar yazdım yazdım. Dondu reset attım hepsi gitti. 
GELDE DELİ OLMA!
Neden böyle oluyor yaa... Neden?!
Sonra da yazma isteğim tüm den kayboluyor. 
Cidden senden nefret ediyorum PC!
Elime ilk geçen para ile yeni düzgün çalışan bir şey alıcam.
Al buraya da yazıyorum!!! >.<

12 Şubat 2011 Cumartesi

Falling for you

Bu şarkı kulağım da her zaman... Dinliyorum! Düşünüyorum! Hissediyorum!
Bana çok güzel şeyler fısıldadığı gibi kötü şeyler de fısıldıyor. Aslında gerçekleri fısıldıyor. Fakat bunları kabul etmek bazen çok zor oluyor. Hani bir yerde doğru olmasını umduğun zaman her şey ters yöne sapar ya! Ya da doğru olmamasını umduğun şeyler doğru çıkar ya! Neden sorusu çok sorulur o zaman bunu bende çoğu zaman yaşıyorum. Eminim ki benimle birlikte yaşayan çok vardır bunu... Bugün şu şarkıyı dinlerken adaşımla konuşuyordum. Bir şarkıyı beğendiğini söylemişti. Bende merak içinde dinledim. O şarkı beni çağrıştırmasa da onu çağrıştıran çok güzel bir şarkı bulduğumu söyledim. Bu düşünceleri hissettiğim ve öyle hissettiğini düşündüğüm için ona attım. Bence kesinlikle onu anlatıyor. Near-yin bu şarkıyı sana yolluyorum. XD


Geri dönüşün olmadığını söyledim.
Bir kadar üzülmeyeceğime kendime söz verdim.
Belki bu yüzden geldin.
bana her zaman kötü olmadığını göstermek için.

Çünkü hissedebiliyorum, bebeğim.
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum.
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki

Şüpheci olduğum doğru.
Kaç çift gerçekten sever
Sadece kristal bir kürem olmasını dilerdim.
Tüm bunlara değip değmeyeceğini göstermesi için.

Çünkü hissedebiliyorum, bebeğim.
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum.
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki
Evet hissedebiliyorum bebeğim
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki

Ve emin olmalıyım
Çünkü çok uzun zaman oldu
Ve tekrar acıya katlanamam
Eğer herşey yanlış giderse.

Çünkü hissedebiliyorum, bebeğim.
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum.
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki
Evet hissedebiliyorum bebeğim
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki

Seni o kadar çok istiyorum ki
Sana o kadar çok ihtiyacım var ki
Seni o kadar çok istiyorum ki
Sana o kadar çok ihtiyacım var ki
İnan bana aşkım

10 Şubat 2011 Perşembe

Büyümek

Büyümek nedir diye ilk defa sordum ve kendime cevap verdim.


(Aslında bunu NeHHaS diye bir arkadaşım sayesin de buldum diyebilirim. Oyun konusunda tartışıyorduk. Zaten tartışmadığımız bir zaman yok genel de her dakika her saniye tartışıyoruz da bu sefer benim konuma değindi.) 


Oyunlarla ilgili konuşuyorduk. Ona sitede gir oyunlara takıl böylelikle arkadaş edinirsin demiştim. O ise çocuk gibi oyun mu oynıcas yaws  dedi. Ben çocuk olmanın kötü bir şey olmadığını söyledim. Hatta çocuk olmayı sevdiğimi onun niye sevmediğini sordum. NeHHaS ise direk büyüdük artık dedi. Bende şu sözleri söyledim. 
Sonradan gerçekten kalıcı olacak sözleri...
Büyüdük artık diyen büyümüştür.
Ben büyüdüm ama aynı zamanda çocuk ruhluyum.
Ve böyle olmaktan da mutluyum.
Eğlenmiceksem hayattan zevk almıcaksam büyümenin ne anlamı var.

Gerçekten de öyle büyümenin anlamı öylece kös kös oturmak olmamalı, hayattan zevk alabileceğin ama sana ve karşındakine zararının olmayacağı şeyleri yapabilmek... Büyümek bu olmalı... Ama çoğu kişi büyümeyi böyle yorumlamıyor. Tabi sonradan NeHHaS da bir şeyleri kabul etti. Oda kendi fikirlerilerini söyledi. Fakat ben genede hiçbir insanın büyüdüm demesini istedim. Çünkü büyümek 18 yaşını aştın mı büyümüş olmuyorsun. Her kararın da doğru adımlar atıyorsan büyümüş oluyorsun. Bazen bunu çoğu kişi yanlış anlıyor. Ama çocuk olmak kötü bir şey değil. Aksine büyük olup kendini üstün görmektense küçük olmak en iyisidir.


Bir kişi sadece sohbet amaçlı arkadaşlarla buluşmak değil. Lunaparka giderek, deniz dibine oturmak. Su savaşı yaparak eğlenemez mi? Bunlara çocukça denir ama hayattan ve bundan zevk alıyorsan bence bu çocukça çok eğlenceli bir şey. XD