10 Kasım 2010 Çarşamba

Pes Etmek Ya da Etmemek

İçimde o kadar büyük bir sıkıntı var ki... Ağlamak istiyorum ama ağlıyamıyorum. Uzlaşmak istiyorum ama uzlaşamıyorum. Konuşmak istiyorum ama susuyorum. Nefret etmek istiyorum ama edemiyorum. Uzaklaşmak istiyorum ama uzaklaşamıyorum. Pes etmem için yapılan ekmek kavgasından nasıl çıkacağımı bilemiyorum. Susmak en iyisi diyorum. Umarım tepeme çıkmazlar...

9 Kasım 2010 Salı

Karşı Düşünceler

Sınav haftasın da başıma böyle bir sorun çıkacağı hiç aklıma gelmemişti.Aslında Liz'in böyle bir sorun çıkaracağı hiç aklıma gelmemişti. Anlaşılan fazlasıyla artık kendini kaptırdı. Düşüncelerime göre de gitmemi istemiyor. Hak vermiyor değilim. Şu son zamanlarda kulüp işleriyle ve ödev, okul işleriyle ilgilenmekten derslere bile öğrenci karakteriyle girip zor yazmıştım. Ne diyebilirim ki doğru dürüst bakamadım bile...

Son zamanlar dışında da Liz her şeyi yazdığından ve hevesle mesaj attığından sorun olmuyordu. Bende onla tartışmak istemiyordum. Çünkü yazabileceğim her alan doldurulmuştu. Eski sitem de benim bir yerim vardı. Tanımları ben kendim yazardım resimleri kendim koyardım. Burda öyle bişeyim pek olmadı. Buda benden kaynaklanıyordu. Nedeni ise açık, onlarla ilk başta kafa dengim uyuşsa da zamanla uyuşamayacağından korkuyordum. Galiba korkularım gerçekleşmeye başladı. En beklemediğim insanla onun deyimiyle kavga ettim. Normalde tartışmaydı. Öğrenci karakterine fazla takılmıştım. Onu yükseltmek için bir iki hikaye uydurmuştum. Ama Liz yükseltmemi engeller bir şekilde itiraz etmişti. "Çok yüksek puan ayrıca öğrencinin orada ne işi var." diye... Bana cevap hakkı bile tanımadan itiraz etmişti. Bana dediği tırnaklarını çıkartıyorsun teriminin aynısını aslında o yapmıştı. Garip insan hep kendini üstün görüyor galiba... Şuan düşününce puanın fazla yüksek olduğunu kabul ediyorum. Ama düşük öğrencilerin o şekilde kütüphaneyi bilgilerle ve güzel hayal güçlerimizle doldurmak bana hiçte kötü bir fikir gelmemişti. Başta admin karakleriyle yazmayı bırakmıştım dimi. Mesaj hakkım azdı. Üstelik seçmen şapkayla, patronusa da bakmamıştım. Bunda çok zorlandığını söylemişti. Ama bana hiçte zorlandığını söylememişti. Zaten söylesede yardım edebilirmiydim bilmiyorum. Şu son zamanlarda benim sıkışık olduğum anlarda, ona yardım edemezdim. Fakat onun anlamasını beklerdim. Anlamadı. Bunun için onu suçlamıyorum. Suçladığım tek şey kendimdi. Onu fazla yükseklere taşımamdı. Galiba rahat rahat bir şekilde yönettiğini düşünmekte yanılmışım. Admin karakteriyle girmememiz çok zoruna gitmiş. Onu yalnız bırakmışız kısaca... 


Benim yaptığım düşüncelerim her şeyim silip atıldı. Farklı düşünüyordum. Ona "Şunu yapmakta ona bakarsan saçma!" demiştim. Bunu hakaret olarak algılamasına bile şaşırdım. Ya biz yönetici değil miydik? Birbirimizin fikirlerini tartışmamız gerekmiyor mu? Sen bana itiraz edersen bende saçma bulduğum bir şeyi itiraz edemez miyim? Ama bir konuda haklı şuan site onun... Şuan böyle... Karşıt fikirlerle kuşanmış bir şekilde bana karşı şuan. Ben kötüyüm. Onun gözünde büyük bir ihtimal gitmesini istediği kişiyim. Ama gideceğim zamanı ben kendim belirleyeceğim. Her ne kadar bişi yapmamış olsam da ya da sadece başın da yardım etmiş olsam da gideceğim zamanı kendim belirlemek isterim. Ona göstermek istiyorum. Benim gücümü neler yapabileceğimi nasıl olduğumu... Son olarak ona istediğini söyle demiştim bana...


İstediğini söylemesi beni rahatlattı. Her ne kadar her bir lafına sinir olsam da hatta karşımda olsa boğmak içimden gelse de XD beni rahatlattı. Sebebi ise içini dökebilmiş olmasıydı. Meğer için de bana ne kadar sinir olmuş ve nefret etmiş. Farkında değilmiş. Umarım bundan sonra benle konuşurken sinir duygusu yaşamaz veya gülüyorken içinden sinir beslemez. Çünkü şu son laflarından sonra konuştuğumuz çoğu zaman da bana sinir olduğunu düşünmemi sağladı. Net ne acayip bişi değil mi? İnsanın yüzünü görmediğin için onun senin hakkında ne hissettiğini veya kızdığını da göremiyorsun alt tarafı yazıyorsun. Net gerçekten de çok korkunç bişi... Liz bana gerçek yüzünü gösterdiğin için de teşekkürler. Her ne kadar şu sıralar beni sevmediğini biliyorum. Ama merak etme senden nefret etmiyorum ya da sevmiyorum.  Sadece sana kızdım. Öfkelendim, sinirlendim. Bunun inanıp inanmamakla alakası yok. İnanmak ap ayrı bişi... Bu öyle 3 ay veya 2 ay da olabilecek bişi de değil. İnsanın bünyesine bağlı bişi...


Tırnaklarımı çıkardığım zaman her ne kadar kötü olsam da... Liz'in tırnaklarının benden daha iyi olduğunu söylemeden geçemicem. ^^ Onca dediğinden sonra kaldığım için bana yüzsüz diyordur büyük ihtimal. XD Onun yaptığı gibi bir şey yapmıcam. Çünkü onla benim aramda ki fark bu galiba... Düşüncelerime önem vermedi. Kendi hatalarını hiç görmedi. Benim hatalarım varsa kabul ediyorum. Ama o kabul etmedi. Benim hakkımda hiç bir şey bilmediğini ona göstericem. Göstermek istiyorum. Bu yüzden de susuyorum...