16 Kasım 2011 Çarşamba

Ruh Esintileri



İlk önce video çalışmazsa diye şarkının adını da vermek istiyorum. 
Imogen Heap ~ The Moment I Said it
Şimdi yazıma dönebilirim. Bayadır yazmıyordum. Buda ilk olacak. Şu sıralar Ghost Whisperer dizisine bağlandım resmen. Eskiden ilk bölümlerini izlerdim ama TV'de izlemek işkence olduğundan vazgeçmiştim. Taki nette tekrar karşıma çıkıncaya kadar şimdi ise ona bağlanmış durumdayım. Bu şarkıyı da dizinin bir bölümünde duydum. Tekrar dinleyerek sonunda cümleleri anlayabildim.  =) Baya zordu. Uzun uzun söylediğinden ama bulabildiğime sevindim. Sanki çok eski veya bende yeni olan bir şeyi bana hatırlatmış gibi geldi bir an. ^^ Bugün kendime şarkı günü ilan edebilirim. ^^

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Hayatta Yorulmak!

Yorulmak ne demek! 
Daha düne kadar bunun anlamını bilmediğimi fark ettim. 
Neden ilerliyoruz. 
Ne için yaşıyoruz. 
Ne için savaşıyoruz. 
Kendimiz için mi yoksa başka biri için mi? Sorular başka soruları açtı. İçimdeki fısıltı sorularla daha da derinleşti. Bir karanlık boşluk oluştu. Sanki sadece benim sorularımla oluşmuş bu boşlukta boğuluyordum. Kendi kendimi ne kadar da yormuşum. Ne kadar da çok soru sormuşum. Galiba insanlar gerçekleri görmeye başlayınca kayboluyor. Bu kayboluş o kadar farklı bir düşünce ve farklı bir boyut katıyor ki insana, bir an nefessiz kalıyorsun. Hiç bir şey yapmak istemiyorsun! Sadece öyle boş boş bir yerlere bakmak, kimsenin soru sormasını istememek. Susmak susmak susmak! Yada tam tersi sevdiğin insanları belkide hayatında çok değerli olan insanlara bağırmak, bağırmak ve bağırmak! İnsanların kaçışı ve kayboluşu, yoruluşu en açık şekilde buymuş sadece... 

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Mail Atmıyorum!

Ayy daha demin gülmekten çatladım yaw...
Konuya gelecek olursak... Abim kendi PC'sini bozdu. Nişanlısının PC'sini bozdu. Geldi benim PC'ma maillerine bakacakmış. Bir türlü mail açılmıyor. ( Zaten bu interneti anlamadım. Bir youtube açılmaz, bir gün blog, bir gün hotmaildeki mailler.) Abimde "Bir türlü mailler açılmıyor." diyor. "Ne uzun bekliyo bu yaa." dedi. Bir yandan balığıma bakıyor. Zeynam büyüdü güzelleşti. ^^ Oda abimin elinin hizasıyla aşagı yukarı inip duruyor. Çok aç benim balığım kime çektiyse =P  Sonra durdu ve "Bayabi bir yıl mail atmadığım bu balığa." dedi. Ben o an koptum. "Hadi yaa balığa ilk mail atan insansın sen." diyerek dalgamı geçtim hemen XD Oda "Evet bayadır görüşmedik onla!" dedi. XD Her halde bir mail bu kadar olay olabilir. XD

Gecenin ışıklarını gördün mü bilmem. 
Normal ışık yakmaya benzemez. 
Mükemmel bir manzaradır. 
Ve uzaklaştıkça dağılır.
O ışık daha da büyür. 


İnsanın daha çok uzaklaşası geliyor sanki... ^^

5 Temmuz 2011 Salı

Anlamamak!!!

Deli oldum deli!
İnsanı çıldırtma noktasına getirtmeye ne çok meraklı insan var yaw. Bana biri dakkada bir soru sormaya başlayınca git gide sinirleniyorum. Olaylar şöyle gelişti. Biz artık mezun olduk diploma alacağız. Kız diploma almaya gelmedi. Ben örnek kağıt aldım diye başladı soru sormaya... Birde normal sorular değil ahiret sorusu mübarek!!!
Kod Adı B: Gittin mi okula, hocaya sordun mu, ne dedi. Aldın mı belgeyi ????
Akain: Evet gittim. Öğrenci işlerinden bana bir liste verdiler o listeyi tamamlayıp gitmem gerekiyormuş.
Kod Adı B: Ne listesiymiş, adı ne, ne diye istiyorsun???
Akain: İşte öğrenci işlerine "Ben diploma örneği istiyorum." diyorsun istiyorsun.
Kod Adı B: Hmm tekrar öğrenci işlerinemi veriyoruz sonra onu. Sen ne zaman vericen o kağıdı teslim ettin mi doldurup?!
Akain: Yok bende eksikti doldurup vermedim. Evet herhalde oraya vericez bilmem. Öff B ne çok soru sordun öyle..
Kod Adı B: Merak ettim napim bende yarın gider alırım. Son sorumu soruyorum. O formu doldıracağızya ne var o form da, ne soruyolar yani ona göre alim kagıt mağıt...
Akain: Nüfus cüzdanı, şeffaf dosya bıdı bıdı bıdı....
Listeledim son sorumu sorucam diyince içimden "Ohh be hele şükür !"demiştim. Ama bunu dememle yarın sabah kalktığım da gördüğüm mesajla hayal kırıklığına uğradım. Resmen başımdan aşağı kaynar sular gene döküldü. Birisi benden yardım isteyincede çeviremiyorum. Ama yapacağı şey çok da zor bişi değildi. Sözde anlaşmıştık birlikte gidecektik iptal eden o ama gene bana soru soranda o!!!
Kod Adı B: Ne dicem ya senin bölüm kısmında 2. öğretim diye belirtiliyomu yoksa direk bölümmü yazıyo??
Akain. Bende 2. öğretimde yazıyo...
Kod Adı B: Benimkinde yazmadım birşey olurmu acaba?
Akain: Bişey olmaz herhalde bilmem ki!
Kod Adı B: Ya benimkini kendim doldurdum.Öğrenci kimliğimi alıyorlar orada yazıyor ama. Arasam sorsam mı? Sen ne zaman okula gideceksin. Teslim etmede bir sorarsın olmazsa...
İç ses: Hayda! Çattık iyi mi!
Akain: Yahu Y'de gitti. Git ona sor bir. Belki onun da öyledir. Diplomayı almaya gittiğinde sen bakarsın hem.
Kod Adı B: Y senle beraber mi aldı. Sonramı gitti. Diplomayı aldığımda iş işten geçmiş olur zaten.
Akain: Yok oda bugün gitti. Y'ye sor işte.
Kod Adı B: Hadi yaa sorsana ona o ne yazmış ben yazsam bana cevap vermez çünkü...
İç ses: Bu kadar çok soru sorarsan tabi yazmaz. Buna kontör mü dayanır yahu!!!
Akain: Bak akşam gelirsin bende girerim Y'de girer sen de girersin konuşursunuz. Üstelik bir kere mesaj atarsan cevap verir.
Kod Adı B: Akşamı bekleyemem. Kızın kontörü gitmesin boşa birde sınıf ne yazıyo sende keşke hazır doldurulmuş verselerdi. Neyse mesaj atıyım ben.
Sonunda durulmuştu mesajlar. Ohh bee hayatımda mesaj gelmiyor diye hiç bu kadar sevinmemiştim. XD Cidden bana mesaj yazmak hele de böyle zamanlarda ölüm gibi geliyor. Bir de dizi mizi bir şey izliyorsam ve en heyecanlı yerindeysem....

3 Temmuz 2011 Pazar

Elektiriklenme

Bazen anlayamıyorum şu hayatı, bu yaşananları, karşımıza çıkan kişileri ve en önemlisi de erkekleri!!!
Hemde hiç anlayamıyorum. Bizden bu kadar farklı değiller. Hatta zeka olarak beyinleri sadece belden aşağısına çalışıyor. Genelin de var bu ve biz bunu neden doğal karşılıyoruz.? Fazla mı tolerans gösteriyoruz.? En azından biraz düzgün davranmayı bilseler. Ne bilim biraz anlayışlı olsalar. Bizi sadece bir amaç için değil. Birçok amaç için hayatın anlamı olarak görmelerini isterdim. Böyle bir erkek var mıdır artık.! 
Net söylemek gerekirse hiç olmadığını düşünüyorum. Yada kısaca nesli tükendi. Ya direk ilişkiye adım atmak, sevgili olmak istiyorlar. Sevgili olmak ne diye sorsan biri bile normal bir cevap veremez. Onlar için hava atmak, kolumun altında bir kız olsun demek o kadar büyük bir gurur ki ne gururu olduğunu bile bilmiyorlar. 
Kime hava atıyorsun? 
Etrafına mı?
Kendine mi?
Kıza mı?
Yoksa arkadaşlarına mı? 
Şunu bir kere söylim. Yok böyle bişi hava atmak için birisiyle çıkma evladım. Boşu boşuna uğraşırsın. Hiç bir yararına da olmaz. Seveceksen düzgün sev. İlla aaa biz sevgiliyiz, aaa biz çıkıyoz, aaa bilmem ne... Karıcım kocacım bunları duymaktan artık kusacağım. Kafamı ne tarafa çevirsem daha 1 aylık bir tanışmada bile insan tanıdığı erkeğe kocacımmm der mi yaw.! Şunu demek bile insanı geriyor. Bu kadar sorumluluk altına girmeyi çok mu istiyorlar. Onuda anlamadım gitti. Eğer sevgilin olursa izin alman gerekirmiş hiç bişi yapamazmışsın. Her şeyi ona sorman gerekirmiş miş miş... Bir dışarı çıkarken ( Hadi neyse. Bir dışarı çıkmada haber verirsin. Bazıları işi abartıp bunun b.kunu çıkartıyorlar. Ulan insan giysi alırken giysiyi alıp almadığını pantolonun veya eteğin uzunluğunu modelini tarifini verir mi!? Yada ne yediğini ayrıntılı anlatır mı!? Bu çok abartı. Böyle zamanlarda koşup o yerden atlayasım geliyor. Bu ne yahu her şeyin haberimi olur. Neredeyse tuvalete girdiğinde ne yaptığını bile söyleyecek duruma geldi millet. Yakında bunu da görürsem hiç şaşırmıcam. ) sanki sevgilisi ile çıkıyor insan anlamıyorsun senle çıktığında bile... 
Erkekler de bu işin dozunu çok kaçırıyorlar. Bazısı sözde çok kıskançmış. Aslında onlar kendilerinin süründürülmesine bayılıyor. Pek nedenini bilemesem de öyle... O yüzden erkek milleti hala çözülememiş varlıklar olarak listemde... Pekte çözebileceğimi zannetmiyorum. 
O yüzden benim bölgemden bir metre uzak durmaları beni çok mutlu ediyor. ^^


29 Haziran 2011 Çarşamba

Stay in my Memory

Stay in my memory'yi dinlerken çıkan düşünceler!!!!

Kalbimi dinliyorum bana bir şeyler fısıldıyor.
Sensiz olamayacağımı söylüyor.
Senin gitmene engel olmamı söylüyor.
Ne olursa olsun seni bulmamı söylüyor.


Savaşmak! Mücadele etmek!
Hepsini sen bana öğrettin.
Sadece senin için savaşıyorum.

Sadece senin için yaşıyorum.
Kalbimdeki sesi duymanı isterdim. 
Benim için ne kadar çok mücadele ettiğini biliyorum.
Ve benim için ne kadar önemli olduğunu biliyor musun?


O gün yavaşça kollarımdan kayıp gittin.
Seni çok uzun zamandır yüreğimde saklıyordum.
Bir anda çıkıp gitmeni nasıl kabul edebilirim.
Hafızamda tüm o kısa hatıraların!
Kalbini dinliyorum. Benim için geri dönmeni istiyorum.
Hatıraların benim en değerli hazinem.
Herkesten onları korumak istiyorum.
Tüm ilklerim seninle...
Onları korumanı istiyorum.
Bana dönmeni istiyorum.


Sadece senin için o gizemli dünyana geleceğim...




22 Haziran 2011 Çarşamba

Keppppppppppppppp *-*

Bugün gerçekten ama gerçekten süper bir gündü. 
Tabi ayaklarımın hali içler acısı idi ama neyse önemli değil. Önemli olan kep atmamızdı. ^^ 
Evet bugün Üniversiteden mezun oldum. Hem hüzün hem de mutluluğu bir arada yaşadığın o yegane anlardan biriydi. Hayatımda tek tük yaşayacağım şeylerden biri işte... "İyi ki gitmişim iyi ki atmışım iyi ki yapmışım." dediğim bir şeydi bu... Emin olunması gereken bir şey kesinlikle o geri sayımın yapılması ve kepi atman mükemmel bir duygu. "Anlatılmaz yaşanır." denir ya işte öyle bir şey. XD


Gel gelelim bu olayı nasıl yaşadığıma;
Sabah panik halinde hazırlanma (rüyamda da kep atma törenine geç kaldığımı gördüm şansa bak!) bir yandan anneme kızıyorum "Beni niye erken kaldırmadın!" diye.. Evden en son ben çıktım babamda bir yandan "Hadi geç kalıcaz." diyor ben panik yapa yapa bişiler giyip geçirdim üzerime... 
Yahu zaten geç kalmışız bırakın bari doğru düzgün giyineyim. Sonunda vınn diye dışarı çıktım tabi o curcunada anneme "Bana laf yetiştireceğine kepi, topuklu ayakkabıyı poşete koy bari boş boş durma" diyorum. XD Neyse sonunda hazırlanıp çıkabildik. Arabalar in çık ve okula gelebildik. Direk lavaboya koştum. Giyincem etcem diye... Sınıfın yarısı lavaboda şansa bak. Bende direk yardım istedim. Tanıdık birinden "Toka varsa verir misin?" oda "Çok az kaldı veremem. Daha kendiminkini yapmadım." dedi. Oradan bir arkadaş "Yanlış kişiden istedin buyur bende var." dedi. "Allah razı olsun." dedim direk böyle insan bulmak zor çünki. 6 yıllık tanıdığım bir toka bile vermedi. Alt tarafı 1 veya 2 tane vericek oda... Kafalarına 6 tane takmasını biliyoda neyse gerçekten de arkadaşın dediği gibi yanlış kişiye sorduğumu anladım. Saolsun arkadaşta hiç bişi demeden verdi. Hemen taktım bitti. Bana yardımcı oldu saçımı yapmada çok mutlu oldum yaa... Böyle zamanlarda karşına iyi birileri çıkınca mutlu oluyorsun. Doğruca spor salonuna gittik. Sıraya dizildik. Sonuç olarak salona girdik. Girerken az daha takılıp düşecektim. Nesloya tutundum direk. (neslo=neslihan) Oda takılmış kepleri attık ve o sırada 3lf'nin aradığını gördüm. İnanmıyorum kızla 1 yıldır görüşmüyordum. Kep atma törenimize gelmiş ben gelmez diye düşünüyordum. Bu kız insanı şaşırtabiliyor azizim. Sonra onla da fotolar çekildik bol bol. Veee oradan babamın ısrarı ile balık yemek için Eminönüne geçtik.
Öff öff ilk defa hayatımda bu kadar çok balık yedim. XD 
3lf bizle geldiğinden iyice aç kediler gibi yumulduk balıklara bir yandan sohbet bir yandan yemek çok güzel gitti. Sonra Eminönünde dolaştık. 3lf'ye akik taşından aldım kendimede şekilleri de çok güzeldi. İkimizede aldım. Uğur getirsin diye ben bazen böyle alırım. 3 tane veya 2 tane uğur getirsin diye hem onlarda bulunur hem bende ^^ Oda teşekkür etti. Saklamasını söyledim. Erkenden doğum gününü kutladım bir nevi. Çünkü kırk yılın başı geliyor kız zaten geri döncekmiş ailesi ile kutlayabilir. Bu gayet normal!
Oradan zorla ayrıldık. Bizimkiler hala gezmek istiyor. "Ben tükendim artık." dedim. 3lf ile kaçtık oradan otobüse bindik ve eve geldik. Birde dün 11'den akşam 9.30'a kadar ayaktaydım. Resmen işkence çektim. T.T
Ama güzel bir işkenceydi. :)

6 Mayıs 2011 Cuma

Saçmalama Uzmanı ^^

Şu sıralar saçmalama uzmanı oldum çıktım. Normalde daha ağır başlı, daha kalıplı olmam gerekirken fazla savsakladım kendimi yaa... Ama nedense böyle daha rahat ediyorum. Tamam beni tanımayanlar için kötü... Neden mi? 
Çünkü sen bir insanda tuhaf davranışlar görsen. Yada şuan konuşmamasını istesen ve sürekli konuşsa çıldırırsın yaa... İşte tam da ben bunu yapıyorum. Aslında neden yaptığımı da bilmiyorum. %90 bunu yaptığım insan da bir daha bana hayatta bir etkinliğe yada bir yere çağıracağını sanmıyorum. XD Piskopat mıyım neyim. Kendimi zararlı çıkaracak şekilde davranıyorum. Ama nedense komedi ve espiritüel yaklaşmayı seviyorum. Galiba bu gülmeyi sevmemden kaynaklanıyor. Tabi bu sıralar biraz b.kunu çıkarmış durumdayım. Farkındayım ve düzeltmem gerek. Nedense böyle açık seçik olmak hiç bir zaman iyi olmaz. Tamam bizim ekibi seviyorum fakat sürekli kakara kikiri de oldu mu artık suyunu çıkarıyor insan bir zaman sonra... Şekil a'da görüldüğü gibi...
Arkadaşlar lazer tag a gittiğini söyledi. Ben gitsem yerde sürünürdüm. Sonra üzerime biri basardı ezilirdim. Sonra her tarafa ateş ederdim. Aaaa aynalar mı var komanda tarzı yapsam falan filan çocuk en son isyan etti. XD Yeter ulan! (Tabii ki içinden demiş olabülür. XD) Açıkcası çok bile dayandı. XD

30 Nisan 2011 Cumartesi

Karışıklık

Kalbin seni dinliyorsa yapacakların konusun da korkmamalısın...
Ama artık kalbin seni dinlemiyorsa ve susuyorsa korkmalısın,
Çünkü artık o hiçbir şeyden emin değildir.

Beynimi Dolduran!

Söylenecek o kadar çok söz, o kadar çok hayalim var ki...
Hepsini yapamayacağımı bildiğim halde...
Çılgınca da olsa hepsini yapabilmek istiyorum.

24 Mart 2011 Perşembe

Nane~Limon

Daha demin Nane~Limonun tadına baktım kokusu süper ama tadı berbat olan bir şey... Zaten içtim. Abim babam herkes bana bakıyo ben de onlara bakıp; 


Aka: Ayyy ne iğrençmiş yaa >.<
Abim: Puhahaha XD
Babam: Niye kötü değildir yaa ( 5 dakika sonra içer.) öhü öhü öhü phhh 
Abim AND Me: Puhahahahaha XD
Babam: Bogazımın deliği bile açıldı. NE BİÇİM BİŞİMİŞ BU YAA. XD

19 Mart 2011 Cumartesi

Aşkın Ters Yüzü


Eğer bunu gerçekten bir insana söylesem bana %90!


Aşık mı oldun?
Acı mı çektin?
Bir şey mi oldu? diye sorular sıralardı.

Oysa öyle bir şey yok şu sıralar biraz ters köşeye düştüm diyebiliriz. Kendimden biraz da olsa soğudum.Neden mi? Aslında bende bilmiyorum. Kendimde bir şeyler eksik dediğim çok oldu. Ama aşk konusun da hiç endişem olmamıştı. Olmasını da istememişimdir hep...Taki şu güne kadar nedense hayatımda bu kadar isteksiz ve bu kadar bir kalıba sığmama isteği oldu. Resmen birinin himayesine girmek özgürlüğümün kısıtlanması gibi hisssettirdi bana... Belkide kafamda ki düşünceler, kişilik kavramı, çoğu kişiden daha farklı işliyor.

Bu  yüzden de böyle davranıyorum. Hiç ama hiç istemedim. Kendimi o kişinin karşısın da üzgün hissettim. Resmen birisi üzülmesin ve çok istiyor diye bir olaya sürüklenmek gibi bir şeydi bu...
Benim için bu; İdamlık bir kişinin Elektrikli sandalye mi? yoksa Asılmak mı istiyorsun? sorusuna cevap verecek olan kişi gibiydi.
 (İlki, Arkadaş olalım. Bir insanı seviyosan onla arkadaş olamazsın. Bunu en küçük çocuğa sorsan bile cevap verir. İkincisi düşüncelerin değişir. Kafamda ki düşünceler basitçe degişecek olasaydı eğer çoğu şeyi başaramazdım veya bundan dolayı üzülmezdim. İlk izlenim önemli değil diyorlar. Ama ya önemliyse...)

  Düşüncelerim karma karışık, sevgiden değil. Sadece istemediğim bir olayda yer aldığımdan... Pişman olduğum tek şey ise bazen insanlara acı çektirmemek için kendim acı çekmen zorunda kalıyorum. Çünkü birisi bana gerçekleri açık açık yüzüme söylese hele de bu kalp oyunu oluyorsa en inciteceğimiz noktada orası değilmidir zaten... (Ben çok kötü olurdum. Eminim karşımda ki de öyle olur.)
O yüzden sadece ölüm oyunun da yol alıyorum. Işık tutup bana yol gösterecek ya da geriye kalan kişiyi çıkartabilecek birilerin gelmesini bekliyorum.


28 Şubat 2011 Pazartesi

Moralim Çok Bozuk



Biliyor musun hayattan nefret ettiğin nokta olur ya bugün o anı yaşadım.
O kadar nefret ettim o kadar nefret ettim ki hatta ağladım.
Ben bazen soruyorum kendime neden gereksiz insanlar için ağlıyorum.
Neden beni üzmelerine izin veriyorum diye...
Niye bu kadar yüz veriyorum diye...


Bazı şeyler boşver gitsin demeyle olsaydı keşke!
Bazen bazen çok üzüldüğüm olayları unutmak istiyorum.
Asla hatırlamamak üzere ama bazen de hatırlamak istiyorum.
Çünkü onlar benim için kıymetli!
Kişilerin gerçek yüzlerini görüyorsun o zaman...


Ne yapman gerektiğini bilerek hareket ediyorsun. 
Ama o ana kadar çok üzülüyorsun çok ağlıyorsun.
Boğazına bir şey düğümleniyor sessiz ağlamaktan ve hıçkırmaya başlıyorsun.
Gözlerinden yaşlar sicim gibi akıyor.
Ve sen kendini durduramıyorsun. Aralıklarla hıçkırarak sessiz ağlamaya devam ediyorsun...


Hiç kimsenin bir şey sormasını istemiyorsun.
Çünkü cevap vermek istemiyorsun. 
Hiç kimsenin seni anlayacağını düşünmüyorsun.
Ve bu yüzden konuşmak istemiyorsun.
Ama nafile dış dünya sana daha çok vuruyor daha çok yıpratıyor.


Belki ben bu yüzden dış dünyaya gitmeyi hiç istemiyorum. 
Hep kendi dünyamda kalmak istiyorum. 
Oraya çıkmaya çalıştığımda ise hep ağlıyorum. 
Neden ağlıyorum merak ediyorum. 
Ben güçsüz biri değilim. 


Ama cevap verememek kadar kötü bir şey yok. 
Yüreğine öyle bir ağırlık geliyor ki, öyle bir ağırlık ki nefes alamıyorsun.
Boğuluyorsun!
Ve seni kurtaran kimse olmuyor. En kötü yanı da bu...


Nefret ediyorum. 
Kötü olan şeye ağlamayıp basit bir şeye ağladığıma...
Nefret ediyorum.
Çok uğraşıp karşındaki tarafından aşağılanmaya...
Nefret ediyorum.
Emir verilmesinden...
Nefret ediyorum.
Hayattan, bezdirilmekten...
Ve bunlara sebep olan tek bir şey var. 
Yakınların!
Arkadaşların!

26 Şubat 2011 Cumartesi

Doğum Günü Çocuğu *-*

Ne doğum günü ama... Bunu yazmamın sebebini anlayacaksın. Şimdi baştan sana Doğum Günü merasimi mi anlatacağım. Bu sene cidden bayabi ilginç Doğum Günü kutladım.
1. İlk olarak haftanın başı Pazartesi bir arkadaşın doğum günüydü. Onu kutladım. O da "Senin de doğum günün kutlu olsun." dedi. Bende "Bayabi erken kutladın yaw. :=)" dedim. Çünkü daha 5 gün vardı doğum günüme doğal olarak ilk kutlayan o arkadaş oldu. ^^
2. Olarak Vanth kutladı. Çarşamba gecesi 00:00 olduğun da işte "Doğum günün kutlu olsun Aka!" yazdı. Bende "Doğum günüm yarın ama saol kutladığın için..." dedim. "Hadi yaa ben 25'i sanıyordum." dedi. "Sorun değil! Hatırlaman yeter." dedim. XD Sonuçta önceden kutlandı bir keren artık bunu bozmanın bir manası olmaz dimi? O yüzden hiç bozmadım. Teşekkürler dedim. Konuşmaya başladık. ( O büyük kavgadan sonra ilk defa Vanth ile bu kadar uzun konuşuyorum. Bu benim dikkatimi çekmedi değil! ) Sonra geç saatlere doğru konuşma bitti de yatabildim. 
3. Olarak 25'in de öğle saatlerin de Dido aradı. İşte "İlk kutlayan benim dimi!?" diye soru yöneltti. Bende "Evt evt." dedim. İlk okul arkimi kırmanın bir manası yok. "Yarın sizin yanınıza uğrayabilir miyim?" dedi. "Bende Mevlüt var. Ama uğra yardımcı olursun." dedim. Oda "Tamam. Ama fazla kalamam." dedi. ( Genel bişi nedense herkes birisiyle buluşurken bu cümleyi söyler. Ben de neden söylediğimi bilmiyorum açıkcası XD )
Sonuç olarak saat 00:00 suların da Elif aradı. ( Beni çok güldüren ikinci yegane ilk okul arkim ^^ ) İşte cnm ilk kutlayan benim mi dedi. Evt sensin dedim. ( Sesli olarak ilk kutlayan oydu. Tabi ondan önce Yeliz mesaj çekerek gerçek doğum günümün ilk kutlayan kişisi olarak rekoru kırdı. XD Bu olay yarışmaya mı dönüştü ne!? XD XD Bu arada gerçek ya da yalan doğum günü mü var yaa neyse fazla kurcala miyim XD XD ) Sonuç olarak beni aradı. Konuştuk şöyle bir aramızda ki konuşma...
-İyi ki doğdun Akaa... İyi ki doğdun Akaa...
Ayy canım çok teşekkür ederim çok mutlu oldum.
-İlk kutlayan ben miydim. 
Evt sendim canım çok teşekkür ederim
-Nasılsın doğum günü çocuğu?
Ayy çok mutluyum valla gene çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin.
-Bende teşekkür ederim canım.
Sen niye teşekkür ediyon!?
-Ben niye teşekkür ediyom harbi yaa...
Hahahah... Allam sen de çok mutlu oldun galiba ondan teşekkür ediyon.
(Hatlar karıştı çaktırma! Eeee 12'den sonra ararsan böyle olur. XD )
-Karıştı.... Bla bla bla 

Biz bir konuşmaya başlayınca hayatımızı da anlatırız. Sadece doğum günü kutlayıp bırakmayız öyle kuru kuru... XD İşte öyle uzun bir konuşma geçti. Sonuç olarak yarın mevlüt var ve ben erken yatmam gerekiyordu. Ama abim sayesin de 4'te yatmak zorunda kaldım. Bazen abime deli oluyorum. Arkadaşını davet eder. Sözde arkadaşı kendi fikri düşüncesi ne bilmiyorum ama beni gıcık ediyor bazen. Sonuç olarak 4'te yattım veeee sabah 7.30'da kalkmaya zorlandım. Annem ve abim baskı edip kaldırdı. Sonra puding börek çörek cart curt banyo tuvalet temizle. Kendimi temizlikçiye gelen kadınlar gibi hissettim yaa. Şuan zaten her yerim ağrıyor. Otururken bile "Ay ay ay anaaaam. Off ne yorulmuşum yaa..." diyorum yaşlı kişiler gibi... Sen düşün halimi... Sonuç olarak geldiler. Çok az kişi. 16 kişi idi işte... Neyse tabak, çanak, kaşık, bardak onları hazırla servis ederken Dido geldi. O sırada yetişemiyorum yanın da duramıyorum. Ondan sonra kuzim geldi. Elinde pasta ile ben "Naptın kızım yaa..." dedim. Hani zaten kalabalık bide pasta ile daldılar. Ben PC'de oyun oynuyosun sandım dedi. Millet artık PC'nin başından ayrılmadığımı düşündüğünden mevlüt şeyini bile oyun sanmış. Durum bu vaziyet bu... (Nasıl oyun sandı hala şüpheli bir durum onuda çözemedim. XD ) Sonuç olarak onlarda oturdu. Gel gelelim didemi uğurladım. Abime ve babama haber verildi. Pasta almayın diye... Gelelim en civcivli bölüme...
Kendi pastamı kendim hazırlayan ilk insanım herhalde... XD
Dilek tuttum. İnşallah kabul olur. 10 saniyede 4 5 dilek sığdırdım. Ben çok fazla dilek tutuyorum. Umarım gerçekleşir. Ayriyeten Hayırlısı ne ise o olsun. Her konuda... ^^
Sonuç olarak hele şükür pastamı yeyip seni yazma fırsatı bulabildim. Böyle karman çorman bir doğum günüydü. Kutlandı mı Hatırlandı mı Mevlüt doğum günü birbirine girince... Gelen giden hem "Allah kabul etsin." diyor. Hem de "Doğum günün kutlu olsun." diyor. XD XD XD
Önemli bir şey daha sözde bana soruyorlar "Neye ihtiyacın var?" diye Onu alalım hediye olarak bende ki ilk cümle... "İşlemcinin fanı bozuk gitsin işlemcinin fanını alsın hediye olarak o lazım bana..." XD Tabi bunu almadılar. Ama ihtiyacım olan oydu. Eee ne bekliyorsunuz. Bilgisayar programı okuyan bir insanın başka neye ihtiyacı olur değil mi? XD

25 Şubat 2011 Cuma

Mektup Davası

Geçen gün Miyu ile konuşuyorum. Benim mektup yolladığım bir sürü arkadaşım var sana daha önce de söylemiştim. İşte onlardan biri... Birbirimize mektup atardık hep sıra onda idi. Bende ondan uzun bir müddet mektup bekliyordum. Miyu yazdığını fakat postalayamadığını söyledi. (Benim katıldığım nokta!)


Yazmak zor değil. 
Ama postalamak çok zor. 
Çünkü postaneye gitmen!
Bir o kadar sıra beklemen!
Ve vermen gerekecek! 

Bizde o zamanı ayırmakta zorlanıyoruz. Aslında önemli bir şey ama hep bir aksilik çıkar gidemezsin ya... Hep öyle oluyor. Neyse işte konuşuyoruz. Çok komik bir şey söyledi. İster istemez krize girdim. Aşağıda konuşmaya bakın çakarsınız direk!


İşte yeni yolladığım eski yolladığım içinde hepsi mektupların! Ama ayın 25'in den önce açma sakın!
-O niye şimdi! İç Ses: (Alla alla erken geleceğine şükrederim . Niye açmiyim yahu!?)
İşte açma sen! 25'in de aç bu arada 2 tane şey yolladım onlara bakma!
-Nasıl yani? Şey ne? İç Ses: (Hay yarabbim yaa :S)
İşte sana vermek istediğim 2 şey yolladım. Onlara da bakma!
-O nasıl olacak mektubu aldım mı bakmam gerekir.
Ama anlamazsın bakma ilk önce mektubu oku sonra bak!
-İstersen gözlerimi kapatıp mektubu öyle okumayı deniyim. Ne dersin!? Yeni Moda XD XD
Yaa bakma işte ilk önce mektubu oku sonra onlara bak!
-Hay yarabbim... Tamam. Tamam. XD


Eğer erken gelirse bu sözü tutamayacağım bir gerçek! Çünkü mektup okumaya da yazmaya da bayılıyorum. Birde onu alıpta biraz daha beklersem her halde çatlarım meraktan... Zaten şuan o vaziyetteyim. Çok çok çok çok merak ediyorum. "Acaba ne var ne yazdı." diye...

19 Şubat 2011 Cumartesi

Anime Manga Kulübü

Eveet bu günün konusu biz kulüp açmıştık ya hani... Dişimizi tırnağımıza takıp açtık şimdi ise üye toplamak için standa durucaz. Hani kimliğimizi belirtecek bir şey yok. Sordum ozalitçi ye baskılar kaça diye.. Kadın bana hep 20 yukarı fiyatları dizdi. Eeee biz üyelerden para toplamıcaz. Zaten şu sıralar züğürt takılıyorum. Madem öyle bende evde bir şeyler bulim diye... Direk evi kurcalamaya başladım. "Anne bizde örtüler vardı nerede onlar?" dedim. İlk olarak "Napıcan?" dedi. Biliyor! Ben küçüklükten beri her yeri boyamışımdır. Genelde çekyatlar da bile boya vardır. Şekil A da gördüğünüz gibi annem her yere örtü serer benim yüzümden .. XD Neyse gel gelelim. "Anne işte kulüp için."dedim. Oda "Şurada olacaktı." diye tarif etti. Neyse aldım ilk olarak ütüledim. O kadar yorgan ve battaniyenin altın da doğal olarak şaftı kaymıştı. Ütüledikten sonra bir güzel mezura ile ölçtüm. En önemli nokta ölçüsüz hiç bir şey yapılmaz. Ne çizim, ne dikim, ne yemek, ne su, ne ev hiçbir şey, her şeyin ölçüsü vardır. Doğal olarak bende kenarlardan 45 cm bırakarak. Başladım. yazıları da bir karış büyüklüğün de ayarladım. Kalemle ilk önce karalayıp sonra altına karton koydum ve boyamaya başladım. En zor nokta boyama, şekilden şekile girdim orada... XD XD (Kafiye uydu hee ^^)


Sonuç olarak hepsini yazmak akşama kadar anca sürdü. Zaten arada kırmızı boya bitti. Gittim almaya adama "Simli bu." diyorum. Adam "Yok değil!" diyor. "Simli baksana parlıyo..." dedim. "Yok!" diyor. Geldim eve bir sürdüm simliymiş. Hadi benim gözüm yanılıyo ulan insan aldığı malı bilmez mi? Bile bile satıyorlar deli oluyorum. Şöyle satıcılara yaa... Yoksa yok de... Geçen gittim "Yok!" dediği şey vardı ve aldım. Adamın var kafasın da var olan şeyi yok diyor. Yok olan şeye var diye. Hay Ya Rabbim. Neyse sonuç olarak zorla da olsa bitirebildim. Öff be feci yorulmuşum. Tek ütülemesi kaldı. Ondan sonra katlayıp kaldırıcam. Bu pazartesi bir aksilik çıkmazsa mesaiye başlayacağız. Gazamız mübarek olsun. Bol bol üyemiz. Olsun ^^

16 Şubat 2011 Çarşamba

Şu an ne içiyorum!

Bugün arkadaşlara msn'de şuan ne içiyorum diye sordum. XD
Başladılar bunlar...
-Ihlamur soda şarap cola 
Hayır bunlar değil!
-su sıcak çikolata nescafe çay  
Cık cık degil! Çok basit bir şey!
-kahve meyve suyu üzüm suyu sirke işkembe çorbası salata suyu 
Höh bu ne yaa XD
-Rengini söyle o zaman
Rengini söylersem bulursun XD
-limonata fanta red bull power bilmem ne vardı 
Onlarda degil!
-kuşburnu
ıhhh
-Süt
Bingo bildin!
-Ayy Allam bunun için mi uğraştırdın -_-
hahaha XD

15 Şubat 2011 Salı

PC'dan Nefret Ediyorum!

O kadar yazdım yazdım. Dondu reset attım hepsi gitti. 
GELDE DELİ OLMA!
Neden böyle oluyor yaa... Neden?!
Sonra da yazma isteğim tüm den kayboluyor. 
Cidden senden nefret ediyorum PC!
Elime ilk geçen para ile yeni düzgün çalışan bir şey alıcam.
Al buraya da yazıyorum!!! >.<

12 Şubat 2011 Cumartesi

Falling for you

Bu şarkı kulağım da her zaman... Dinliyorum! Düşünüyorum! Hissediyorum!
Bana çok güzel şeyler fısıldadığı gibi kötü şeyler de fısıldıyor. Aslında gerçekleri fısıldıyor. Fakat bunları kabul etmek bazen çok zor oluyor. Hani bir yerde doğru olmasını umduğun zaman her şey ters yöne sapar ya! Ya da doğru olmamasını umduğun şeyler doğru çıkar ya! Neden sorusu çok sorulur o zaman bunu bende çoğu zaman yaşıyorum. Eminim ki benimle birlikte yaşayan çok vardır bunu... Bugün şu şarkıyı dinlerken adaşımla konuşuyordum. Bir şarkıyı beğendiğini söylemişti. Bende merak içinde dinledim. O şarkı beni çağrıştırmasa da onu çağrıştıran çok güzel bir şarkı bulduğumu söyledim. Bu düşünceleri hissettiğim ve öyle hissettiğini düşündüğüm için ona attım. Bence kesinlikle onu anlatıyor. Near-yin bu şarkıyı sana yolluyorum. XD


Geri dönüşün olmadığını söyledim.
Bir kadar üzülmeyeceğime kendime söz verdim.
Belki bu yüzden geldin.
bana her zaman kötü olmadığını göstermek için.

Çünkü hissedebiliyorum, bebeğim.
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum.
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki

Şüpheci olduğum doğru.
Kaç çift gerçekten sever
Sadece kristal bir kürem olmasını dilerdim.
Tüm bunlara değip değmeyeceğini göstermesi için.

Çünkü hissedebiliyorum, bebeğim.
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum.
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki
Evet hissedebiliyorum bebeğim
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki

Ve emin olmalıyım
Çünkü çok uzun zaman oldu
Ve tekrar acıya katlanamam
Eğer herşey yanlış giderse.

Çünkü hissedebiliyorum, bebeğim.
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum.
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki
Evet hissedebiliyorum bebeğim
Sana aşık olduğumu hissedebiliyorum
Ama korkuyorum da,bırakmaktan
Korkuyorum çünkü kalbim o kadar incindi ki

Seni o kadar çok istiyorum ki
Sana o kadar çok ihtiyacım var ki
Seni o kadar çok istiyorum ki
Sana o kadar çok ihtiyacım var ki
İnan bana aşkım

10 Şubat 2011 Perşembe

Büyümek

Büyümek nedir diye ilk defa sordum ve kendime cevap verdim.


(Aslında bunu NeHHaS diye bir arkadaşım sayesin de buldum diyebilirim. Oyun konusunda tartışıyorduk. Zaten tartışmadığımız bir zaman yok genel de her dakika her saniye tartışıyoruz da bu sefer benim konuma değindi.) 


Oyunlarla ilgili konuşuyorduk. Ona sitede gir oyunlara takıl böylelikle arkadaş edinirsin demiştim. O ise çocuk gibi oyun mu oynıcas yaws  dedi. Ben çocuk olmanın kötü bir şey olmadığını söyledim. Hatta çocuk olmayı sevdiğimi onun niye sevmediğini sordum. NeHHaS ise direk büyüdük artık dedi. Bende şu sözleri söyledim. 
Sonradan gerçekten kalıcı olacak sözleri...
Büyüdük artık diyen büyümüştür.
Ben büyüdüm ama aynı zamanda çocuk ruhluyum.
Ve böyle olmaktan da mutluyum.
Eğlenmiceksem hayattan zevk almıcaksam büyümenin ne anlamı var.

Gerçekten de öyle büyümenin anlamı öylece kös kös oturmak olmamalı, hayattan zevk alabileceğin ama sana ve karşındakine zararının olmayacağı şeyleri yapabilmek... Büyümek bu olmalı... Ama çoğu kişi büyümeyi böyle yorumlamıyor. Tabi sonradan NeHHaS da bir şeyleri kabul etti. Oda kendi fikirlerilerini söyledi. Fakat ben genede hiçbir insanın büyüdüm demesini istedim. Çünkü büyümek 18 yaşını aştın mı büyümüş olmuyorsun. Her kararın da doğru adımlar atıyorsan büyümüş oluyorsun. Bazen bunu çoğu kişi yanlış anlıyor. Ama çocuk olmak kötü bir şey değil. Aksine büyük olup kendini üstün görmektense küçük olmak en iyisidir.


Bir kişi sadece sohbet amaçlı arkadaşlarla buluşmak değil. Lunaparka giderek, deniz dibine oturmak. Su savaşı yaparak eğlenemez mi? Bunlara çocukça denir ama hayattan ve bundan zevk alıyorsan bence bu çocukça çok eğlenceli bir şey. XD

27 Ocak 2011 Perşembe

Sınav bitti

Hele Şükür yaa...
Cidden Hele Şükür!
Neden mi? Sonun da sınavlar bitti. 
Ben ne kadar çok geriliyorum, bunalıyorum, strese giriyorum şu sınavlarda anlatamam her halde....

8 Ocak 2011 Cumartesi

Dilenci

Bugün fotoğraf çekim ödevi için çıktım dışarı annemle, işte çekiyorum bişiler. Artık akşama kadar çektim. Sonra akşam eve dönüyoruz. Yolda kadın ve çocuk var. Hani para isteyenler olur ya genelde... Kadın da etli butlu maşallah bir kessen bir ay tıka pasa dok olursun. Neyse işte "Bir minibüs parası..." diyor. Bizim önümüze geldi. "Bir minibüs parası..." bende hızla geçtim arkadan bağırıyor.
"Bir minibüs parası dedim yaaaaaaaaaaaaaaa. Bir minibüsssssssssssssssssssss...."
Bende delirdim orada "Sesin kısılsın." diye ağzımdan refleks icabı çıktı. Annem o sırada kolumu çekiştirmeye başladı. XD
"Sus sus!" diyor. Anneme döndüm. "Yaa... Bu kadın manyak mıdır nedir?" dedim. Şimdi düşünüyorum. Ulen yan tarafta bir sürü mağaza var. İleride minibüsler var. Adama söyle param yok eve gidince vericem de sanki bırakmayacak. Hadi onu geçtim. Oradaki müşterilerden iste yada mağazalara git. Alla alla! Yolda geçen adam sana niye para versin. Akıl var mantık var bide bağırıyor.
Na* bulur o parayı... XD Tövbe tövbe...

2 Ocak 2011 Pazar

Yılbaşı -_-

Genelde yılbaşının süper geçmesini umarsınız demi? Hani böyle her şey kusursuz eğlence, mutluluk süper. Arkadaşlarla birlikte sindir.Falan filan cart curt... Tabii ki bende öyle olmadı. Bu sefer farklı olmasını istedim ama olmadı. Aksine daha beter oldu bile diyebilirim. XD 
Aslında ilk başlarda güzeldi. Babam fıstık mıstık kestane almış onları yaptık. Bir güzel yedik bişiler izliyorlardı. Bende gene PC kolik olma yolunda rekor kıran kişi olarak yılbaşında da PC deydim tabii ki ayıp ettin yani. XD Arkadaşlarla takılıyorum işte. XD Konuşuyoruz falan tüm aile tam kadro evdeyiz. Bu sefer uyumamalarını umuyordum. Çünkü geçen yılbaşında tek başıma kutladım. Bir baktım hepsi uyuyor. Horul horul. Bende ki tepkiyi bir az olsun anımsıyorsundur. Kendi hallerine bıraktım tabii ki aslında orta yere geçip poşet patlatmak vardı aklımdan geçmedi değil hani... XD Ama bu sene farklı olacaktı. Cık gene olmadı. Annem zaten 9 dedi mi tık pili bitmiş duracell reklamında ki ayıcıklar gibi kalıyor öyle dokun, vur tık yok. Sürükleyerek yatağa anca gider. Bide deli oluyorum, benim yatağıma yatmasına kendi yatağı var gelir her akşam kesintisiz benim yatağıma yatar ne var bu yatakta anlamıyom. Fantazi midir nedir alla alla XD
Yılbaşı akşamı da zar zor yatağına yolladıktan sonra evin 2 erkeği ile ben kaldım. Neyse kutladık abim çıktı arkadaşlarıyla takılacakmış. Bu kadar durmasına bile şaşırmıştım açıkcası. ^^ Gel gelelim babamla biz 1'e doğru saat gelirken büyük bir şok yaşadık. Güm tüm ışıklar bir anda gitti. Haydaaaaa ulen tam da yılbaşı akşamı bu ne yaaa... Hani zorlasan bu kadar olmaz. Babam elinde bant tornavida ve elektrik bandı ile kaçak nerede araştırıyor. Abartman yanıyor bizim evde ışık yok. Garip!
"Diyorum şalter atmıştır. Ben gidip kaldırim." İnat ediyor "Yok!" diyor illa. "Yahu gidip kaldırsam nolur." diyorum. "Kesin bir şey var ondan kaçak yaptı." diyor. Ben fener tutuyorum babam tornavida ile bantla kaçar arayıp her yeri bantlayıp ayarladıktan sonra şalteri kaldırmaya indi. SONUNDA! HELE ŞÜKÜR!
Geldi. Gözünü sevim ışığın yaaa. Ne kadar kıymetli melet. Ben diyorum bizde bir tuhaflık var. Abim de normalden daha geç geldi. Dedik "Noldu. Hani şu saatte gelicem dedim çok geç geldin." Abim "Yaaa sorma" dedi. "Noldu?" dedik babamla... Bu arkadaşının arabasına binmiş tam yokuşu çıkmışlar tak benzin bitiyor. Bunlar benzinliğe kadar arabayı itiyorlar bi güzel. Abimin sırtına vurdum. "Bizim ailede bir anormallik var ama ben hala çözemedim. Sen böyle bunları yaşarken bizde evde kaçak arıyorduk." dedim. XD Ne yılbaşı ama, acaba seneye ne olacak???