9 Ekim 2010 Cumartesi

Yaw varya eskiden buluşma dendi mi "O ne yaa..." diyordum. Hatırlarsan bir ara delirmiştim bu yüzden. Buluşma düzenlemiştik. Hepsi bizi en olmadık yere götürdüğünden soğuk bakıyordum hep. Taki Vaizard-san sayesin de bir de diğer arkadaşlar sayesin de bunu üzerimden atabilmeyi sağladım. Yoksa ıııh ^^


Gel gelelim bu günkü buluşmaya, hava soğuk gelmeler iptal olmasın diye "Erken buluşalım." dedim  Zaten hava erken kararıyor o yüzden iyi olur diye düşünmüştüm. Acayip kalın giyindim. Çünkü havalar soğuk dünden bakmıştım. Yelek, mont, bot kısacası kutupta yaşasam üşümem. O tarz giyindim. Sözde buluşmayı ben düzenliyorum ve sözde 48 kişi gelicekti. Ben de bu yüzden anadoludan geliceklere "Erken binin 12 'de orada olursunuz." dedim. Ama nerden bilim vapurun son sürat motor hızıyla eminönüne geliceğini... Ben daha otobüsteyim. Bunlar diyoki "Biz indik." Ne dedim. Saate bakıyom ulan 11.30 da inmişler. İçimden diyom gene geç kaldım yaa... Normal de geç kalmayı sevmem beklemeyi de bekletmeyi de sevmem. Çünkü aynı şeyden bende hoşlanmam ama nedense şu sıralar hep böyle oluyor. Bir de erken çıkmıştım. Bu sefer bari geç kalmayayım diye... Yok gene geç kaldım. Zorlamasam geç kalmam. Hep böyle oluyor. Neden her istediğimin zıttı oluyor anlamış değilim. Biri kara büyü falan mı yaptı. -_-?


Neyse ben yolda tabi içim pıt pıt ediyor. Çabuk git çabuk git. Trafiğe yaklanmazmı. Az daha "Öndeki arabayı ez geç sana 50 TL vercem." dicektim adama... XD Ben oturamıyorum. Otursam ya bacağım ya elim ya kolum hareket halinde gören hiperaktif manyak zannetcek beni... XD Neyse ilerlemeye başladı. Ben tabi içimden tüm duaları söylüyorum. Bir hatim indirdim otobüste resmen. Bir aksilik çıkmadan gideyim sağ salim diye... Sonun da vardım son sürat koşuyorum. Bastım gaza herkesi solluyorum. Gören hızımdan dolayı şaşkın. Geç kalmanın verdiği enerji, tam iskelenin oraya geldim. İçeri bakıyom yok, sağa bakıyom yok, sola bakıyom yok. Aradım bizim İlkeri ulan telefonu kapalı! Daha önce 3 defa arayan çocuğun telefonu kapalı inanabiliyon mu? Allam yarabbim tüm aksilikler beni mi bulur.  Delirdim doğal olarak... Direk Darkelia'yı aradım. Allam oda açmıyo, zaten Gizemin teli yok son olarak Serhatı arıcaktım ki... Duvarın arka tarafından gülme efekti geldi. Az gittim baktım. Serhat krize girmiş. İyiki bu çocuk bağırarak gülüyor yoksa fark edemezdim valla XD Görünce taramalı gibi söylemeye başladım. Onlar üzerime doğru yürüyünce o anda "Birini daha beklicez." dedim. Hepsi dağıldı tabi... En son kişi de gelince "Ben yeri bilmiyom sorarak bulucaz." dedim. Bunlar da tabi kabul ettiler. Hele bir ses çıkarsınlar shirukenler yanımdaydı. =P Üstelik kaç kişi geldi biliyomusun benle birlikte 7 kişi... 48 kişiden 7 kişi yani...>.<


Düştük yola işte ordan konuşuyoz burdan konuşuyoruz. Anlatıyoruz bişiler. Yanlış yola saptık iki kere ama sonun da bulduk. Oh bee allam girebildiğimize o kadar çok sevindim ki anlatamam. Girince benim gözler büyüdü. Keşke her müze böyle olsa... Keşke her yıl böyle etkinlikler düzenlense... Keşke Keşke Keşke diye bir sürü şey sıraladım. Benim gibi animeciler için bir sürü avantajlar var. Mangalar vardı bir sürü.. Cosplay yapan arkadaşlarla bir sürü resim çekildik. Sonra orada bir bayan gördüm. Bana acayip tanıdık geldi. "Nilüfer sensee katara mısınız." dedim. "Evet o benim" dedi. "Bende Akain" dedim. Orada onla tanıştık. Nilüfer senseeyi de canlı kanlı görmüş oldum. Böyle gerçek bir şekilde tanışmak farklı oluyor. Netten tanışmakla aynı şey değil. Çok sevindim. Aslında neden sevindiğimi de bilmiyorum. XD Bol bol Naruto Bleach resmi çekildik. Cosplay  yapan arkadaşlara öyle özendim öyle özendim ki anlatamam. Bende yapıcam kafaya koydum. Zaten yapıyodum da böyle topluma hiç girmemiştim. Kendi kafamdan yapıyodum bişiler...


Oradan çıktığımız da herkes kurt gibi açıkmıştı. Benim de kafam da bir yer vardı. Herkesi oraya götürecektim. Fakat bir arkadaş var. Allam beni öldürdü öldürdü. Bir sürü yemek yeri var. Burger, Mc, Döner, Yemek Salonu, Simit Saray gibi... Çocukta "Lahmacun" dedi. Lahmacun yeri de bilmiyorum ben. "Sorarız." dedi Sormadan ilerliyor. Ben diyorum "Biliyomusun?" "Yok bilmiyorum." "O zaman gelin benle tavuk döner yiyelim." dedim. Oda üff dönermi bilmem ne dedi. Sanki götürdüğüm yerde tek döner var. Azcık uy bana yaa... Neyse bu yolda açık bir yer olsun falan dedi. Tamam dedim. O yere götürdüm. Benim her zaman gittiğim bir yer. Komedi olduğu için seviyorum. "İşte burası mı açık yer." dedi. "Evet." dedim. Daha ne istiyodun yanlar kapalı üstü açık bir yer mi falan... Tabi bunu içimden diyorum. Sonra aldık yemekleri adam bir kaç bişiler söyledi. "Adamlara bak hizmete bak." Ben tabi takmıyorum yiyorum. Neyse bu diyor "Oyun yerine gidelim." "Ben bilmiyorum öyle bir yer. "dedim. "Ne biçim yönetici hiç bir yeri bilmiyorsun." dedi. Bende eğer her şeyi kendi kafama göre yapsaydım daha mı iyi olurdu dicektim gene demedim. Kendimi tutuyorum. "Pet shop var oraya gidelim." dedim. Oraya gittik ben sevdim hayvanları. O diyor "Ben böyle kafesin içinde olan hayvanları sevmiyorum." dedi. Oradan da çıktık. Bu su aldı büfeden suyu oturarak içermiş. "Oturacak bir yer yok mu?" dedi. Yere otur öyle iç dicektim az daha... İlkere diyorum. "İnşallah eve kazasız belasız varabiliriz." Oda "İnşallah." diyor. Gizemin de benim de İlkerin de  voltajı attı. Gizem bir fikir öne attı tatlıcıya gidelim diye... "Aaa benim bildiğim güzel bir yer var." dedim. Simit sarayın da miyu ile tatlı yemiştik ben çok begenmiştim oraya götürdüm. Bu da "Ben çok dokum tatlı yiyemem." dedi. Tam agzımı açıyodum ki artık sövecektim. Gizem atladı. "O zaman sen yeme suyunu içersin oturarak." dedi. Helal olsun bee yürü be kızım dicektim. Oraya gittik. Alt kat dolu diye üste çıktık.

Üst taraf sevgili oteli gibi. Bir kızı koltuğa yatırıp yapmadığı kaldı adamın yaa... Ulan ben geldiğim de böyle bişey yoktu. En sonunda otele gitsinler dicektim. Toplu var burada karşımız da bunlar resmen birbirini yiyor. O çocuk gene "Getirdiğin yere bak" demişti ki. Serhatta "Ne güzel izleriz. İştahımız açılır." dedi. Ben orada koptum. XD Bir yandan sohbet açıldı. Çocuk bana "Fenerbahçenin durumu nasıl." diyor. Yaw kardeşim ben ne bilim dimi ama... "Ne bilim ben ben galatasaraylıyım ben. Alakam yok." dedim. Hadi sinema söylese neyse oyun söylese neyse kitap söylese neyse anime söylese neyse hikaye dese neyse etkinlik dese neyse spor yani anca Türkiye maçı olunca izliyorum. Ondan başka bişeyim yok. Adam bana "Fenerin hali nolur? Düzelir mi sence? Kadroyu biliyomusun" diyor. Yarabbim yaa sabır... Arada da manyak dedi. Bende deliyim de manyağım da varmı ulan dicektim ki. Gözlerimin büyüdüğünü görünce hemen arkasından özür dilerim dedi. Yoksa pastayı yemeyi bırakıp ona doğru uçucaktım. 
Sonun da onları iskeleye getirdim. Ama hayatım da en çok yorulduğum buluşmalardan biriydi. Birde bilmediği bir animenin karakterini anlat veya animeyi kısaca özetle demesi yok mu. Sen 400 bölümlük bir animeyi nasıl özetleyebilirsin ki 2 dakika da az daha köprüden atlıcaktım. Meğer çoğu insan bu yüzden köprüye çıkıyomuş. Ben de "Niye çıkıyorlar." diyordum. XDXD yaa işte hayatta ne oldum demicen sabırlı olman gerekiyor her an karşınıza böyle kişiler çıkabilir. ^^ 

5 Ekim 2010 Salı

Mektuppp

Taaaa önceden beri beklediğim mektup geldi. Uzun aradan sonra gelen ilk metubum bu... Artık kimse mektuplaşmadığından sözde modernleşmekmiş peh =-= Böyle  modernleşme hiç olmasın. Bir keren mektubum yeri çok ayrı bişi hem emek veriyorsun hem de ne cevap yazmış diye merak ediyorsun. Mektup yazan kişi anlar sadece bunu. Yazmayan ise ne gereksiz şey telefon var PC var ne alaka yazmak derler. Dogru olabilir ama mektubun benim gönlümde yeri her zaman ap ayrıdır. Çünkü bana değer veripte yazdığını düşünürüm o kişinin zamanını ayırması gerek ve öyle basit bir mesaj gibi 2 veya 5 dk sürmez mektup yazmak yarım saatini belkide bir saatini alır. Bu yüzden mektup değerlidir. Yazman gerekir uğraşman gerekir onu postalaman gerekir, gerekir de gerekir ama en güzel yani ise merakla beklemek. O zaman ne diyelim yazmak bedava, uğraşmak bedava, mektubu aldığında ki o his paha biçilemez. ^^