24 Eylül 2009 Perşembe
# Bunu bilmeden önce bile, seni düşünüyordum.
# Ne kadar utanç verici
# Ve ne kadar nâhoş
# Hislerimi belli etmekten korkuyorum
# Ne kadar utanç verici
# Ve ne kadar nâhoş
# Hislerimi belli etmekten korkuyorum
# Aklımdan geçenleri yapmaya,
kalbimin gücü yetmez
# Seni gördüğümde
# Konuşmaya çalıştığım her seferinde
# Bu yüzden beni anlayamıyorsun
# Tüm huzurum gitti, acılar içindeyim
# Sana yalan söylemeyi bıraktım ama
# Biraz daha, biraz daha...
# Yüreğine biraz daha yaklaşabilsem
# Biraz daha, biraz daha...
# Bu anı asla kaybetmesem
# Tanrım, bana cesaret ver.
~~~~~~
Bir anime izliyordum. Ve son bölümde çalan şarkı çok hoşuma gitti. Bende anlamına bakim dedim bir... O an 8. sınıfta ki, hee birde 10. sınıfta ki halim aklıma geldi. Ne mi var diceksiniz. Bu zamana kadar ben aşkla ilgili hiç konuşmamışımdır. Çünkü hiç aşık olmadığımı düşünüyorum. Ama bende sevdim. Tabi benim sevmem genelde çok tuhaf olmuştur. Aşırıya kaçmak gibi, hani böyle bugün de karşılaşsak dediğiniz ve karşılaştığınızda da kalbinizin deliler gibi çarpması... Şimdi öyle duygu hala varmı derseniz bilmiyorum açıkcası şu sıralar pek bir duyguya kapalıyım. =)kalbimin gücü yetmez
# Seni gördüğümde
# Konuşmaya çalıştığım her seferinde
# Bu yüzden beni anlayamıyorsun
# Tüm huzurum gitti, acılar içindeyim
# Sana yalan söylemeyi bıraktım ama
# Biraz daha, biraz daha...
# Yüreğine biraz daha yaklaşabilsem
# Biraz daha, biraz daha...
# Bu anı asla kaybetmesem
# Tanrım, bana cesaret ver.
~~~~~~
Gel gelelim benim 13 yaşımda olduğum zamanlara (eski zamana geri dönüş zor olur derler hepsi yalan, bence çok kolay XD) o zamanlar bizim kızlar hep diyorlar. Biz birinden hoşlanıyoruz. Şu çocuk şu çocuk diye... Bende ne anlıyorlar bunlar diye düşünüyordum. -_- Taki benim hayallerimi süsleyen prensi görene kadar.*-* O an o kişi sana o kadar cezbedeci geliyor ki önüne Bred Bit bile çıksa yakışıklı demessin XD onla ilgili hayaller kurmaya başlıyorsun. Zaten bu zamana kadar onu hep uzaktam izliyorum. Gel gelelim yanına yaklaşmaya gelince en fazla 4 metre yaklaşabilmiştim. (Oda en yakın mesafem.) Yakın bir dostumun sınıfındaydı. Onun sınıfına bile giremiyordum bu yüzden... '--
Didem: Aka niye gelmiyorsun.?
Akain: Yok ben böyle iyiyim.
Didem:Kızım gelsene içeri sırada oturarak konuşuruz.
Akain:Yok böyle iyi, otur otur zaten sabahtan akşama kadar oturuyoruz.
Didem:Tmm ama içeri gel.
Akain:Bende nefes darlığı var.
(Yaw yalan atılırda bu kadar saçma atılmaz en azından XD Kendi sınıfında darlık olmuyor, didem de oluyor eee doğal çocuk orda, yani nefes darlığı çekmem gayet normal XD )
Didem o sırada tuhaf tuhaf bakmıştı.
Didem: Sen bizim sınıftan birini mi seviyorsun?
Akain:(Evet evet )diyebilmek elbet isterdim. Ama genel olan cevabı verdim. Hayır tabi ki de diyerek olayı geçiştirdim.
Didem: O zaman gir içeri gir. diye çekiştirmeye başladı kolumdan. Zaten ne geldiyse Didem yüzünden gelmiştir başıma...
Akain: Üff… Diyerek girdim ama çocukta tam da Didem'in yan tarafında oturuyormuş. Didem'de biliyormuş gibi gitti o tarafa oturtturdu. Ben kafamı kaldıramıyorum.
Didem: Ne oldu Aka konuşsana...
Akain: Hmm hmm hmm XD tercüme edim.Yok ben böyle iyiyim. XD
Didem o gün anladı. Doğal olarak... Bu sefer devamlı kendi sınıfına getirmeye çalışıyordu. Bir gün okulların kapanmasına yakın. Bu deli dolu arkadaşım. Benim en utanç verici anımı yaşatan kişi oldu. Gel gelelim olay neydi. Bunların sınıfına girdik gene yemek yerken bunun bilekliği çözülmüş bana bağla diyor. Çocukta aynı sınıfta -ulan salak sen bilmiyor musun benim elim ayağım birbirine dolaşıyor o geldiğinde... Ne diye bilekliği bağla diyon 5 saniye boş kaldı mı bileğin, bir tarafına kramp mı giriyor. Ağzıma soktu. Bağla diye...- ben bağlamaya uğraşıyorum. Ama iki buçuk santimlik bilekliği bir türlü bağlayamadım. Tek elle bağladığım şeyi şimdi çift elle yapamıyorum olaya bak... >.< Bağlamaya çalıştıkça çözülüyor.
Didem: Aka napıyon sen, iki saattir niye bağlayamıyorsun. Tuttu bilekliği boğazıma dayadı bende o sırada ondan kaçmak için geri doğru zıpladım. Zıplamamla kafama bir ağrı ve acı saplandı. Aynan da da GÜM diye bir ses çıktı. Ben Ah dedim. Kafamı tuttum. Didem yerde, zaten hoşlandığım çocuğu görseniz. Eliyle beni işaret edip zuhahahaha diye bir güldü. O anda prensimin gülme komasına girip ölmesini dilemiştim. -_-
Çocuk zaten bu kadar komediye dayanamayıp dışarı attı kendini, Didem ise "bişi olmaz bişi olmaz." diyordu. Ben G.G ağladım ağlı cam yani dokunsalar ağlıcam modunda dolanıyom ortalıkta.
Akain: Ulan Didem yaktın beni. G.G
Akain: Ulan Didem yaktın beni. G.G
Didem: Özür valla canın acıdı mı? ^^
Akain: Ben acıyı unuttum. Asıl mesele -_- öff yaa berbat bişi bu, rezil oldum.
Didem: Yok yaa çok komiktin bence...XD
Didem: Yok yaa çok komiktin bence...XD
Akain: Diiiiiddeeeeeeeeeemmmmmmmmmmm :@
Bu anıyı ne zaman unutmaya çalışsam hatırlıyorum. Bir kerede 16 yaşımda oldu. Ben böyle hafif kumral olan bir çocuğa tutulmuştum. Çocuğun en dikkatimi çeken özelliği gözleri oldu. Ela yeşil karşımı acayip bir göz rengi vardı. Çocuğu rastgele görüyordum hep... Merdivenden çıkarken kantinde bahçede minibüs veya otobüs beklerken ama her gün kesintisiz görüyordum. 500 kişilik okulda nasıl denk geliyorsa hatta daha fazlada olabilir. Gel gelelim olaya şimdi gene bir gün ben sınıfta koyu sohbete dalmışım. Hiç bir şeyin farkında değilim. Biri başımda durdu. "Matematik kitabın var mı?" dedi. Bende "Evet bir dakika..." dedim ama çocuğun suratını dahi görmedim daha sonra tam vermek için kafamı bir çevirdim. Ayyyy o ne tatlı bir gülüş öyle içimin yağları eridi.*-* Ben çocuğu görünce öyle kaldım tabi... Çocuk gülerek "Teşekkür ederim." dedi. Yerim ben seni. Ne de güzel teşekkür ediyor. *-* Bir ders boyunca alakasız hayaller kurmuşumdur. Ben bide romantik hayal kurmam. "Zombilere karşı mücadele ediyoruz. Eline taramalı alıyor. Tam köşeye sıkıştık kaçamıyoruz. Bende cephane bitiyor. Yerde silah görüyorum ona atıyorum. Hepsini öldürüyor." Veya "Dağa tırmanıyoruz tam ben düşecekken yakalıyor." gibi... -_- neden böyle hayaller kuruyorum bende bilmiyorum tabi XD Neyse gel gelelim. İkinci ders teneffüsüne kitapları vermek için arkadaşıyla birlikte gelmiş bizde bekliyoruz tabi. Onun arkadaşı diyor. "Bu mu bu mu?" diye ben "Yok, yok o değil." diyorum. Oda atladı "Onun kitabının kenarları bantlıydı yırtılmasın diye" *-* Onada dikkat etmiş canım benim yaaaa... XD(Akla bak ben böyle saçma bir şeye bile seviniyor muydum?) '-_- Zaten böyle gözlerimin parıldaması bir gün sona erdi. Böyle yakışıklı çocuk boş durur mu hiç. Kızlar arasında kapış kapış gidiliyor. Peynir ekmek gibi mübarek... Bir gün minibüs bekliyordum. Yanımda da sevdiğim bir kız var. Var ya keşke o kızın saçını başını yolsaymışım. Soğuk davranıyordu zaten uyuz. -_- Çocuk yanımıza geldi. Geçerken de kıza takıldı konuştular falan, ama bu konuşma benim için kurşuna dizilmek gibi olmuştu.
O:"Canım" (dışın)
Kız:"Aa öylemi" (dışın dışın)
O:"Biliyormusun şundan dolayıymış." (dışın dışın dışın dışın)
Kız:"yarın görüşürüz o zaman" (ögggg dışın heellpp)
Kız "Hadi binelim." dedi. Ama ben ne binmek ne de gitmek istiyordum onla. Zaten ben boşuna şüphelenmem kızla iki gün sonrada çıkmaya başladılar. Ühüüü gitti. Köpek hayvan herif nolcak. Kör gözlü salak... Öfff yaw yok yok âşık olmak bana göre değil. XD
Etiketler: günlük
2 Comments:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
aman olma zaten,ben aşık oldum da ne oldu?
karşıdaki bişeye benzemese bile sana 'bred pit' gelir zaten,Nrh(+)mı hatırla?
(zeynep çok tatlıııı saçı şuna gözü buna benziyoo / oysa bi cacığa benzemiyodu=)
Ayrıca tekrar ediyorum aşık falan olup da genç yaşta evlenmeye kalkma,daha koreye gidiceez!